11 Ekim 2015 Pazar

Bize benzeyen insanlar...

20,

42,

62,

95,

97...

Sabah saatlerinden itibaren yükselen rakamlar bunlar,

Bizim içimizde yaşayan,

Bana sana benzeyen insanlardan ölenlerin sayısını ifade eden rakamlar...

Kaçımız o an Ankara'da olan ailemizden insanları,

Eşimizi,

Dostumuzu,

Kardeşimizi,

Arkadaşımızı telefonla arayıp orada mıydın diye sormadık?

Bir süredir içimizde gezen yedi başlı masal ejderhalarının katliamını gördüğümüz andan itibaren telefonlara uzandı elimiz,

Çünkü bizden insanların kullandığı hepimizin orada olabileceği bir yerde gösterdi kendini bu sefer yedi başlı masal ejderhaları ve önlerine ne geldiyse yok edip attı bir kenara...

Ekranların başında uzun süreden beridir izlediğimiz komşumuz Suriye'deki, Irak'taki çemberin üzerimize doğru genişlediğine şahitlik ettik...

III. Dünya savaşı çıkacak diyorlar,

Sizce çıkmadı mı?

Bir önceki asırdaki savaşlar gibi cephe savaşları bekliyorsanız beklemeyin olmayacak,

Bugün Dünya'da zaten yaşanıyor III. Dünya harbi,

Dünya devletleri bir coğrafya belirliyorlar ve o coğrafya üzerinden bu savaşı devam ettiriyorlar.

En son örneği; Suriye,

Amerika Suriye'yi vuruyor,

Rusya Suriye'yi vuruyor,

Ve, farklı hedefleri vuruyor bu devletler çünkü amaç kendi hakimiyetlerini sağlamak...

Mesele sınırların değişmesi değil,

Mesele o ülkedeki insanların birlik ve beraberliğinin bozulması,

Bunu da çok güzel başarıyorlar,

Yedi başlı masal ejderhalarıyla da olan bizim sahillerimize vuran Aylan gibi masum çocuklara oluyor,

Kimisi kendi coğrafyasında kimisi ise başka bir coğrafyada sessizce ölüyorlar...

Merak etmeyin başarılmak istenen ülkemizde sınırsal bir bölünme değil,

Mesele tam da bugün içine düştüğümüz durum,

Biz, insanların bölünmesi,

Birbirimizi ötekileştirmemiz,

Birbirimizin ölümlerine sevinir hale gelmemiz,

Bir yerlerde Biz'den içimizden birileri ölürken bizim hiçbir şey olmamış gibi yaşamımıza devam etmemiz...

Bir ülkede bölünme sınırları ayırmakla gerçekleşmez,

İnsanların birbirinden ayrılmasıyla gerçekleşir,

Sınırları ne kadar ayırırsanız ayırın eğer insanlar ayrılmamışsa mutlaka birleşirler,

Ama insanlar ayrılmışsa birbirinden sizin sınır koymanıza gerek yoktur,

Orada zaten sınırlar çizilir...

Her gün yeni bir yedi başlı masal ejderhasıyla içimize giriyorlar,

Ve, içimize giren korkunç ejderhalar ölümler saçmakla yetinmiyorlar,

Bizi de birbirimizden ayrıştırıyorlar...

20 ile başladı sabah saatlerinde sayı sonra 97'ye çıktı,

Ve, sonrasında 78 Milyon insanın içini bir ürperti sardı,

Şimdi bu ürpertiyle sokaklarda geziyoruz,

Acaba bu sefer nerede gösterecek yedi başlı masal ejderhaları kendini bilmiyoruz...

Ben, bu korkunç ejderhalardan korkmuyorum!

Alacakları en fazla benim canımdır...

Korkum Suriye'deki, Irak'taki, Mısır'daki yaşananların dönüp dolaşıp Ben'i değil Biz'i bulması...

Son zamanlarda dinlediğim en güzel parça olan Grup Tillo'nun seslendirdiği ''Ortağız Bir Namusa'' parçasının sözlerindeki namus kavramı her şeyin özü...

İnsanları ayrıştırarak korkunç oyunlar oynayanlar sonrasında ''Namus'' kavramını ortadan kaldırıyorlar...

Ve, emin olun bizim izlediğimiz gibi birileri de bizim yaşadıklarımızı izlemekle yetinecek...

Ben, bu oyunda yokum!

Kimseyi ötekileştirmiyorum.

En öteki olan bile Biz'in bir parçasıdır biliyorum.

Ötekileştirenlere de kulak tıkıyorum.

Çünkü biliyorum Biz'in gidebileceği başka bir ülke başka bir toprak parçası yok.

Zaman ben, sen, o diye ayrıştırmadan Biz olabilme zamandır. 

Biz, ayrıştırdıkça birbirimizin acılarını hissetmedikçe benzer acılar bizleri de bulacak,

Ve, o vakit Biz'im acılarımızla da dertlenecek insan bulamayacağız.

Gitsinler oyunlarını kendi coğrafyalarında oynasınlar diyebilmek önemli olan...

97 can,

Bana,

Sana,

Bize benzeyen İnsanlar,

Ve, sonrasında yaşananlar,

Görmek veya görmemek sizin elinizde...

21 Mayıs 2015 Perşembe

One, bu sözcüğün bendeki karşılığı; Babaanne...

One,

Bu sözcüğün bendeki karşılığı; Babaanne,

Kelimenin nereden geldiğini bilmiyorum,

Ama kulağa hoş geldiğinden mi yoksa çocukluktan itibaren daha sempatik geldiğinden mi Babaanne yerine herkes gibi bende One dedim hep...

Arduşenli bir Bey'in kızıydı,

Ben, doğmadan vefat eden Dedem Şeyh Abdulkadir'in sonrasında annem ve babamla birlikte yaşamaya başlamıştı.

İlk gözlerimi açtığımda Dünya'ya annem ve babamla birlikte benim için biraz anne biraz da baba olan Babaannemle birlikte büyümüştüm.

Bütün çocukluk anılarımın bir parçasıydı,

Çocukluğum 2 katlı sobalı bir evde Babaannemin sobanın kuzinesine bıraktığı patatesleri yerken yüzüme yansıyan mutlulukla geçti,

Muhteşem bir enerjisi vardı,

Bir dakika bile yerinde durmazdı,

Sabah evden çıkar hemen yanı başımızda oturan rahmetli Şeyh Ahmet amcamın evinden başlar ziyarete akşama kadar kaç eve girip çıtığını takip bile edemezdik...

Hani köye hasret yaşayan son neslin temsilcilerindendi,

Baharı, çiçeklerin açmasını, yerdeki karın kalkmasını pencereden takip ederdi,

Havalar biraz düzelmeye başlayınca Babama ben köye gideceğim diye tuttururdu,

Babam havalar biraz daha ısınsın derken o bir sabah çantasını hazırlamış kapıda beklerdi,

Baharın gelişi One için köye gitmekti,..

Çocukken akşamları bana masal anatırdı,

Keloğlan'a ait hiç bilmediğim hikayeleri ondan dinlemişimdir,

Masal anlatırken mutlu olurdu.

Bazen de dedemi anlatırdı,

Babamın dedesi Şeyh Kasım'ı anlatırdı,

Tüylerimi diken diken eden bir çok hadiseyi ondan dinlemişimdir,

Eskiye dair bir kütüphane gibiydi,

Dinledikçe mutlu olduğun bir ses...

Çocukken mutluluklarımdandı 3 ayda bir gelen maaş vaktinde One'yle birlikte sabah erkenden evden çıkmak Bankadaki kuyruğun içine dalmak, sıra beklemek,

Maaşını aldığında verdiği harçlıkların yüzüme yansıyan tebessümü,..

93 yaşında vefat etti asırlık çınar,

Bizim için tarih derslerinde anlatılan Cumhuriyet tarihinin her dönemine tanıklık etmiş bir kadındı,

Geriye bizden çocuklarımıza çocuklarımızdan çocuklarına anlatılacak hikayeler bıraktı,

Haftasonu hastanede gördüğümde yüzünde bir Tebessüm hakimdi,

Pazar günü yanından ayrıldığımda bir daha görmeyeceğimi hissediyordum,

Öyle de oldu Pazartesi geldi vefatının haberi,

Binlerce insan geldi taziyesine,

Ve, her gelenin söylediği ortaktı Rabbim bize de öyle sağlıklı bir yaşam nasip etsin,

Duasıyla ayakta durduğum; One, Babaannem,

Şimdi en çok olmak istediği yerde Boran'ı karşısına alan tepede tam da köye gitme zamanı geldiği Mayıs ayında,

Bahar serinliğine karşı uyumakta,

Ve, bir gün yanına gelecek torunlarını beklemekte...

Taziyesinin son günü evden valizimi alıp çıkarken her seferinde arkamdan koşup elindeki bir bardak suyu döken ve daha giderken ne zaman geleceksin diye soran Babaannem yoktu artık...

Kapı kapanınca kaldım öyle birkaç dakika,

Sonra bir kaç soluk,

Günlerdir aynı dua Rabbim mekanını cennet eylesin,

Bize de seninle cennette buluşmayı nasip etsin...

Arayıp, soran, başsağlığı dileyen tüm dostlara teşekkürler...

Ahmet K.