29 Ocak 2023 Pazar

Toplu eğitim sistemini reddediyorum!

Çocuklar ikiye ayrılır.


Kaderi önceden planlanmış olanlar,


Ve, kaderini yolda bulanlar….


Kaderi önceden planlanmış olanları yaşama geldikleri günden itibaren belirli bir yol bekler ve bu yol üzerinde ilerler.


Yaş ilerledikçe insan beyni dünyayı anlamaya,


Ve, dönüp ilk çocukluk döneminden itibaren geçmişine projeksiyon tutmaya başlıyor.


Ben, köpeklerden anlamsız bir şekilde korkarken Atlasko korkmuyor,


Bu korkuyu yaşıyor olsam da korkuyu ona geçirmek veya geçirmemek benim elimde,


Uyurken gürültüden hiçbir şekilde etkilenmiyorum,


Dünyanın her yerinde uyuyabilirim,


Aynı durum Atlas içinde geçerli,


Konserin ortasında da uykusu varsa kendini bırakıyor.


Her çocuğun ayrı bir gelecek planlaması olmak zorunda.


Her çocuk okula gidince alfabeyi, sayıları, okumayı öğrenerek yaklaşmak belki de çocuğun en büyük öğrenme dönemini geçiştirmenize neden olacak.


Toplu eğitim sistemine karşıyım.


Toplu eğitim sistemi yaklaşımının çocukların körelmesine neden olduğunu düşünüyor ve reddediyorum.


Birbirine benzemeyen,


Birbirinden bağımsız hikayelere ve ilk çocukluk dönemine sahip bireylerin gelişi güzel bir şekilde tek bir sınıfa doldurulması ve sonra başlarına tek bir öğretmen dikilerek buna da Sınıf Öğretmeni denmesi ve her dersin bizatihi o öğretmen tarafından verilmesini beklemek çocukları daha yaşama başlamadan yaralamaktır.


Çocuklar kitap okumuyor,


Ya da toplum kitap okumuyor diyoruz!


Sen çocuğun oyuncağının kitap olmasını sağlarsan o çocuk kitap okur,


Ama çocuk kitabı oyuncak olarak değil tam tersine zorunluluk ve baskı olarak görürse kitap okumak tabi ki istemez.


Bir çocuk odası düşünün,


Rengarenk oyuncaklarla dolu,


Bir köşede kamyonlar,


Bir köşede arabalar,


Bir köşede bebekler,


Bir köşede robotlar,


Bir köşede Legolar,


E bir köşede de kitaplık yapmışsınız ve kitap koymuşsunuz,


Çocuk oyun olarak hangisini seçer?


Sıralama olarak kitaplar en sonda kalacaktır.


Daha da kötüsü belki de sıra gelmeyecektir.


Çocuğa seçilen her oyuncağın aslında onun merak duygusunu arttırıp,


Körelttiğini bilseydiniz,


Bir çocuğa oyuncak hediye alırken ya da kendi çocuğunuza oyuncak alırken göze güzel görünen hiçbir şey almazdınız.


Atlasko’nun en büyük oyuncakları bir top beyaz kağıt,


Ve, kalemleri,


Kağıt ve kalemle oynamayı,


Zihnini çalıştırmayı bir oyuncak olarak görürse ben o vakit Atlasko’nun yaşamına dokunmuş olurum.


Yaşamın içinde her gün yüzlerce Einstein zekasına sahip birey farkına bile varılmadan kaybediliyor,


Ya da belki de çocuğunuz Mozart’tan daha iyi bir besteci,


Belki de Nicolas Tesla’dan daha üretken bir beyin yapısına sahip,


Belki de Picasso’dan çok daha büyük derinliğe sahip resimler yapabiliyor,


Ya da kim bilir belki de Socrates’ten daha büyük bir derinliğe sahip,


Karpuzları kamyonun arkasına dizer gibi rastgele tabi tutulan eğitimle çocuklar yetişmez,


Türkiye bugün başlasa,


Bugünden itibaren 30 yıl sonrasına belki kendisinin farkında olan nesillerin yetişmesine katkı sunacak durumda.


Çocuğunuzu kurtarın,


Sistemin içinde kaybolmaması için emek verin,


Gelişi güzel cümlelerle okula gittiğinizde size çocuğunuz çok başarılı diyen eğitimcilere kapılmayın!


Bir çocuğun hem sayısal hem de sosyal bilimlerde başarılı olması için zorlamayın,


Edebiyattan yüksek not alan çocuğun matematik dersi düşük diye matematik dersi aldırmayın,


Daha çok edebiyat dersi alarak güçlü yanının fark oluşturmasını sağlayın,


Sistem ama hem matematik istiyor hem de edebiyat istiyor,


Sistem ne istediğini bilmiyor ki!


Bugün istediğini yarın değiştiriyor,


Sistem istiyor diye doğru olduğunu düşünmeyin,


Sistemin içinde varsın başarısız olsun,


Hani başka bir tabirle memur olmasın,


Kendi olsun ve kendi olduğu vakit değerini bulacaktır.


Yaşama dair korkularım yok benim,


Bir çerçevenin içinde yaşamıyorum,


Dayatmalara boyun eğmemenin en büyük ibadet olduğunu düşünüyorum,


Çocuklarınıza baktığınızda içinizde düşündüğünüz yaşı kaç olursa olsun mutsuzluğu var ya,


Bunun için sorumlu aramayın,


Ya da kendinize baktığınızda gördüğünüz mutsuzluk var ya,


Tek bir sorumlusu var bunun,


İçinizdeki enerjiyi kullanmayı ve tüketmeyi size öğretmediler,


Kendi kendinize de öğrenemeyince aşırı yüklenmeden elektrik akımı gibi düşünün trafo patladı,


Sürekli elektrik akımı geliyor ama trafo da biriken enerji dağılmıyor,


Ne olur bir süre sonra trafo korkunç bir şekilde patlar!


Dün Atlasko’nun doğum günüydü,


Geçmişe projeksiyon tutarak ilerlediğim yolda ne kimseyi dinliyorum,


Ne de denilenlere kulak veriyorum,


Kendisi olamayanların çocuk yetiştirmesini de maalesef beklemiyorum.


Merak duygusu inanılmazdır.


Onu doyurdukça daha çok acıkır ve ister,


Ama bir iştahsızlık başladı mı işte o vakit açlığı öldürmez ama düşünmeyi kaybettirir,


Bu da yaşamda birçok problemi beraberinde getirir.


Kaderini yolda bulanlardanım,


Hala da aramaya devam ediyorum,


Her gün bir önceki güne projeksiyon tutarak daha geniş çerçeveden bakıyorum,


Sonra Atlasko’nun gözlerine bakarken merak duygusunu harekete geçirecek araçlar bulmaya çalışıyorum.


Çocuk,


Bembeyaz bir kağıt temizliğinde bize bir emanet ve onun sorumluluğu bizim üzerimizde…


Bir aynaya bakın,


Ve, düşünün…


İyi geceleriniz olsun…