28 Haziran 2016 Salı

Kul...

Kul…

Yaratıcı bilemediğimiz kadar eski bir zamanda yarattı;

Beni,

Seni,

Onu,

Ve, bizden önceki bize benzeyenleri...

Bizler sonsuz kudretin bir yansıması olarak yaşıyoruz yaşamlarımızı,

Adeta birer gölgesi gibiyiz zamanın,

Yansıyan güneşin ışıklarıyla birlikte başlıyor yaşamlarımız her sabah aynı ritüelde,

Sonra her gece hep birlikte uyuyoruz sonsuzluk uykusuna,

Ta ki yeniden güneş doğuncaya kadar bu devam ediyor böyle...

Uzun bir süredir bu ülkede güneş doğmuyor,

Ve, bizler gecenin sonsuzluğunda uyurken,

Dünyanın içinde yedi başlı masal ejderhaları kol geziyor,

Ve, her gün farklı bir yerden vurarak insanları uykusunda avlayıp katletmeye devam ediyorlar,

Bize benzeyen varlıklar gibi görünse de özünde her gün katliamları gerçekleştirenler yedi başlı masal ejderhalarından başkası değil...

Bu uyku hali devam ettiği müddetçe de devam edecek yedi başlı masal ejderhalarının katliamları,

Ve, bir sabah uyanmak istediğimiz de belki biz de uyanamayacağız...

Korkunç masal ejderhalarından bir tanesi bizimde canımızı almış olacak...

Gecenin karanlığında sessizliği dinlemeye çalışırken bir anda yükselen ses ile birlikte bu sefer 28 Ben’den parça ayrıldı aramızdan,

Ve, Ben’den parçalanmış bir şekilde yaşamına devam edecek olan yaralı bedenler...

İsimlerini bilmiyoruz ölenlerin,

Kim olduklarını,

Nereli olduklarını,

Ama hepimiz endişeliyiz,

Çünkü hepimiz kullanıyoruz canavarın kendini gösterdiği havalimanını,

Her gün ya biz geçiyoruz oralardan ya da bizden birileri ama sürekli hepimiz oradayız,

Ve, bu sefer canavarın kendini gösterdiği yer öylesine bir cadde, sokak değil,

Bu sefer hepimizin içinde patlattı kendini,

Sabah uyandığımızda öğreneceğiz orada ölenlerin isimlerini,

Aramızdan ayrılanları,

Belki ateş beni yakacak,

Belki de seni yakacak...

Ama bugün değilse de bu ateş böyle yanmaya devam ettikçe,

Ve, bizler uyudukça bir yerlerde bizi de yakacak...

Usulca sormalısın kendine bu gece,

Konuşmalısın kendinle,

Tam da bu gece,

Orada ölenlerin isimlerinin kim olduğunu düşünmeden sormalısın kendine,

Bu ülke kimin?

Bu ülkede yaşayan insanların büyük bir güvencesi mi var da bu kadar rahat çoğu zaman anlamakta güçlük çekiyorum...

Benim bilmediğim bir gerçek mi var?

Akşam işten çıktıktan sonra her zamanki oturduğumuz mekana geldim...

Gençlerin, büyük çoğunluğunu üniversite gençliğinin oluşturduğu 7-8 mekandan oluşan bir pasaj,

Bütün mekanlar ağzına kadar dolu,

Ve, her yerden canlı müzik sesleri yükseliyor,

Yıllardır gençlik çalışmalarıyla ilgileniyor olsam da bu gece bu ülkenin gençliğini tanıyamadım,

Sanki ilk defa gençlik denen kavramla karşılaşmış gibi yabancı hissettim,

Çünkü bir kaç saat öncesinde bu ülkede canlı bomalar kendini patlatmış,

Masum, oradan hepimizin geçtiği gibi geçmekten başka suçu olmayan insanlar ölmüşken,

Gençlerin sesleri yükselmeye ve hep birlikte çığlıklar atmaya,

Şarkılara eşlik etmeye devam ediyorlardı,

Saat gece yarısını çoktan geçti ve hala çığlıklar yükselmeye devam ediyor...

Korkunç olan İstanbul’da haince katliamın gerçekleşmesiyken,

Daha korkunç bir gerçek benim yıllardır gençlerle çalışıyor olmama rağmen ilk defa karşılaşmış gibi yabancı hissettiğim gençlik...

Korkunç bir gece,

Ve, bu korkunçluğun görünen yüzü yedi başlı masal ejderhaları olsa da asıl görünmeyen yüzü bizim içimizdeki yedi başlı masal ejderhalarından daha korkunç olan duyarsızlık daha ağır tabirle kalpsizlik...

Biz, uyumaya devam ettikçe kol gezecekler aramızda patlayarak içimizden birilerini eksiltmeye devam edecekler...

Klavyemin başına oturduğumda ilk sözcüğümdü ‘’kul’’ çünkü yaşama hepimiz özünde kul olarak geldik,

Yaratıcı bizlere ‘’kul’’ olmakla beraber vicdanı, duyarlılığı, birlikte yaşamayı, paylaşmayı, inanmayı, adaleti, eşitliği vermişken bizler ‘’kul’’ olmak kelimesini unuttukça vicdanımızı kaybettik,

Birlikte yaşamayı unuttuk,

Paylaşmak yerine ben odaklı yaşamak dedik,

Sadece kendimizin inandığını önemli gördük,

Benim adaletim düşüncesine kapıldık,

Ne eşitliği diye sesimizi yükselttik,

Sonrasında bölündükçe bölündük,

Parçalandık,

Ve, şimdi daha çok parçalamak için uğraşıyorlar ‘’kul’’ olduklarını unutanlar...

Bu aslında ‘’kul’’ olan ile ‘’kul’’ olduğunu unutan arasındaki savaş,

Ya kul olan galip gelecek ya da kul olduğunu unutan ve unutturanlar...

Usulca yükselttim kalbimin sesini bu gece,

Çünkü Allah en çok kalplerden yükselen sesi duyuyordu,

Tüm insanların işitmediği sesi işitiyordu,

Ya Rab! Kul olana bu acıyı çektirme...

Bir yerlerden başlamak , 

Duanın ötesine geçmek,

Ve, içimizdeki yedi başlı masal ejderhalarının korkunç katliamlarının önüne geçmek için uyanmak gerekiyor...

Biz, uyumaya devam ettikçe,

Birilerinin içimizden eksilmesi devam edecek...

Sabah olacak,

Ben, klavyenin tuşlarına dokunurken 31’e ulaşan ölü sayısı belki de çok daha fazla yükselecek,

Ama uyandığımızda hiçbir şey olmamış gibi yaşamımıza devam etmek,

Ya da bir kaç gün sonra yaşananları geçmişte yaşadıklarımızı unuttuğumuz gibi unutmak bizim için yeniden uykuya teslim olmak demek...

Ve, mesele uykudan uyanmak,

Sonra bir bir etrafımızdaki uyuyanları uyandırarak çoğalmakla ancak çözüme ulaşacak,

Yoksa içimizde dolaşan ama kim olduklarını sadece patladıklarında öğrendiğimiz canavarlar patlamaya ve yok etmeye devam edecekler...

Ve, gerçekten bu ülkeden başka gidecek yeri olanlar için sorun yok,

Mesele ben ve bu ülkeyi asla terk etmeyi düşünmeyen,

Gidecek başka yeri de olmayanları ilgilendiriyor,

Gerisine iyi uykular!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder