25 Eylül 2019 Çarşamba

Duam sığınağım, Sen duam…


Duam sığınağım,

Sen duam…

Hayata bakış açısı olmalı insanın duayı içinde barındıran,

İçine girdi mi sığınak gibi güvende hissetmeli,

Çocuktum başladım sığınaklara girmeye,

Oyuncaklarımdı mesela ilk sığınağım,

Alırdım bir köşeye giderdim,

O kumandalı arabanın içinde ne var merak ederdim,

Bulursam tornavida,

Olmazsa bir bıçak,

Olmazsa bir kaşığın sapı,

O da olmazsa bir taş açıp içine bakmalıydım o arabanın,

Ve, her seferinde baktım,

Bazen birleştirdim,

Bazen patçalandığı haliyle kaldı ama hiç vazgeçmedim,

Bilgisayarım olduğunda da durum farksız değildi,

Annem burma bileziğini vermişti ama olsun yine de parçalamalıydım,

O Casper bilgisayarın içine girmeli ve nasıl parçalar vardı görmeliydim,

Duaydı hepsi benim için anılarımın hepsi,

Araştırdıkça, merak ettikçe yenilikler kendini sunuyordu,

Biraz büyüdükçe sığınaklar değişti,

Dayımın gönderdiği izci kamplarının her biri ayrı bir dua gibiydi,

Hiç tanımadığın insanlarla bir araya geleceksin,

Birbirini gördüğün anda sanki yıllardır bir aradaymış gibi heyecanlanıp tebessüme boğulacaksın,

Tanıştığın her bir insanı bir daha görmesen de her biriyle paylaştıkların ayrı bir sığınak olacak,

Kitaplarım oldu bir dönem sığınağım,

Okudum,

Ne bulduysam okudum,

Kafka, Nietche, Ali Şeriati, Sabahattin Ali, Yakup Kadri, Charles Bukovski, K dergileri,

Kimi bulduysam okudum,

Bir günde bazen iki üç kitap,

Borçlandım,

Ne kadar kitapçı varsa borçlandım,

Sığınaklarım için ödeyemediğim senetlerden avukatlık oldum ama vazgeçmedim okumaktan,

Bir gün proje kavramı gibi hayatıma sonrasında,

Aslında her hayal ettiğimi gerçekleştirecek kapılar bulmaya başladım,

Sığınak derinleşiyordu,

Benim vazgeçmeden daha dik yürümem gerekiyordu,

Öğrenmiştim izcilikle gezinmeyi,

Ama yeni bir yol yeni hikayeler için dünyayı gezmeyi öğrenmeye başlamıştım,

61 ülkeye sığan yolculuklar,

Her seferinde yeni hikayeler,

Yeni insanlar ama bitmeyen heyecanlar,

Sokaklarda uyumak,

Banklarda serseri gibi sabahlamak,

Sabahın ilk ışıklarında esen rüzgarlarla birlikte yeniden bir diriliş,

Sonra kaldığın yerden sokak aralarında kaybolmak,

Duam olma sırası projelerdi,

Her projede ayrı bir heyecan,

Hikayeler toplamak,

Yaşamlara dokunmak,

Bu iki kavram girdi hayatıma,

Sonra bir baktım kitap olmuş ikisi de,

Yazar değildim ama yazmalıydım,

Çünkü benden sonrasına bir şeyler kalacaksa bunlar yazdıklarım olacaktı,

Yazmak için beklemeye gerek yoktu,

Çünkü vaktin ne zaman biteceği belli değildi,

Göğsüm doldukça buldum kendimi masanın başında,

En sert vuruşlarla dokunmaya başladım tuşlara,

Hele bir de kaybetmeye başladıkça en sevdiklerimden,

Eksiltmeye başlayınca hayat,

Anladım ki ne sırası var ne de bekliyor,

Geldi mi geliyor alıp götürüyor,

Bu aralar iki duam var,

Biri Gençlik ve Kırsal Kalkınma,

Diğeri Küresel Vatandaşlık,

inandıklarımın peşinden gitmek için yeni bir mücadele kapısı hepsi o kadar,

En nihayetinde bunlar da bitecek öncekiler gibi,

Ama ya peki dua,

İşte son nefese kadar dua devam ediyor,

Ve, en güzeli dua adlı sığınağım evlendim evleneli sen oldun,

O sığınakta şimdi devam ederken arayış her şey seninle birlikte,

Çocukken başlayan yolculuk şimdi seninle devam ediyor,

En güzeli de ne biliyor musun?

Duam sığınağım,

Sen duam…




16 Eylül 2019 Pazartesi

Bana ait değil bu cümleler, İyiki varsın Süleyman...


Ailem, çocukluk arkadaşlarım, komşularımız köyde yaşıyorlar ve çiftçiler. Kırsalın içinden geliyorum yani. Ve açıkça söylüyorum . Kırsalda yaşayan insanların sorunlarının aşılacağına dair ümidim bitmek üzereydi . Köyümüzdeki Tahir amca askerdeki oğluna harçlık yollayamadığında, nişanlı olan arkadaşım Samet senelerdir evlenemediğinde, ona da dedesinden kalan son tarlayı satarken İbrahim dedenin gözyaşlarına boğulduğunu gördüğümde , tükenmişti ümitlerim çiftçiliğe dair. Bu kişilerin ortak özelliği çalışarak kaybetmeleriydi. Onların alın terleriyle başkaları rahat bir yaşam sürüyordu. Üst safhada bir adaletsizlik vardı. Sorunları çözme makamında bulunanların kulaklarını tıkadıklarını düşünüyordum. 

Bu duygularla Bursa’daki çalıştaya katıldım. Daha ilk akşamdan tanışma toplantısında Ahmet abiyi dinlediğimde ne kadar heyecanladığımı anlatamam. Demek ki kırsalın derdiyle hemhal olmuş yetkili birileri varmış. Ve diğer illerden gelen arkadaşlarımın kırsal için uğraştığını görmek harikaydı.  Beraber Projeler hazırladık, sunumlar yaptık, anlattık ve dertleştik . Orada ümitlerim yeniden yeşerdi. Değişimin biz gençlerin yardımıyla geleceğine tüm kalbimle inanıyorum . İşte o gün yalnız biz değil Türkiye kazanacak. Dünyanın dört bir yanında bizden yardım bekleyen kardeşlerimiz  kazanacak. O günlere en kısa zamanda beraber ulaşmak duasıyla...

Bana ait değil bu cümleler,

Bursa Yenişehir’den bir Anadolu genci Süleyman’a ait,

Süleyman mı kim?

Tam bir Anadolu genci,

Kırsalda yaşayan, kırsalı seven, kırsaldaki yaşam hikayesinin devam etmesi için mücadele eden bir genç,

Hukuk okuyor aynı zamanda,

Avukat, Hakim, Savcı olacak belki de kim bilir ama ne olursam olayım okuyup Anadoluda köyümdeki hikayeme öyle devam edeceğim diyor,

Bursa’daydık,

2039 başvuru arasından maalesef 30 kişi seçip o gençlerle bir araya gelebildik,

Her birinin farklı bir hikayesi vardı,

Hele bir de Mihriban’ımız vardı ki doğaya aşık,

Mücadelesini anlatırken,

Dikmek için ağaç ararken anlattıklarıyla hem gözyaşlarına boğuldu hem de bizi gözyaşına boğdu,

Anadolu’nun içinde öyle gençler var ki her biri birbirinden kıymetli ve değerli,

Hatayı maalesef devlet büyüklerimiz yapmışlar,

Gençliği kendi haline bırakarak bir boşluğa itmişler,

Şimdi arayış içerisinde gençler çıkmak istiyorlar içine düştükleri boşluktan,

Tek başlarına çıkamayacaklarını anlayanlar birleşiyorlar,

Birleştikçe sesleri birleşiyor,

Güçleniyor,

Ve, daha yükseklere doğru duyuluyor,

Daha ilk bölgesel çalıştayımızı gerçekleştirdik önümüzde 2 bölgesel çalıştay bir de zirve var,

Anadolu insanı bize neler yaşatacak daha bilmiyorum,

Ama bildiğim bir şey var,

Hikayemiz her seferinde daha çok güçleniyor,

Ve, derinleşiyor,

Bize inanan insanlarla sayımız artıyor,

Hem değişimin hem dönüşümün öncüsü olarak yolumuza devam edeceğiz.

Biliyorum bir yerlerde tıkanacağız,

Biliyorum bir yerlerde zorlanacağız,

O vakit işte inanarak yürüyen yüreklerin samimiyetine inanarak yaratıcı uzatacak bize sonsuz gücünü,

Ve, tıkanmışlıkları aşarak yolumuza devam edeceğiz,

Sonrasında yıllar sonra,

Süleyman, Mihriban diğer gençler ve biz hep birlikte dönüp arkamıza baktığımızda evet evet değdi diyeceğiz,

Sadece üniversiteli yapmakla,

Diploma vermekle olmuyor,

Bizim yaşadığı coğrafyaya inanan temiz yürekler yetiştirmemiz gerekiyor,

En önemlisi de zaten temiz olan yüreklerin kirlenmemesi için mücadele etmek gerekiyor,

Bursa’daydık,

Bitti evimize döndük,

Ama dönerken beraberimizde eşsiz insanların eşsiz hikayelerini getirdik,

Bunlardan bir tanesi Mihriban bir tanesi Süleyman,

Benim için iki sembol genç oldular daha şimdiden,

Bu sayı inanıyorum ki zamanla aratacak,

Ve, verilen emekler karşılık bulacak,

Siz de bu sürece katkıda bulunmak isterseniz paylaşın,

İnancınızı samimiyetinizi her zamankinden daha cesurca paylaşın,

Çünkü biz konuştukça, paylaştıkça, emek verdikçe aradığımız o güzel geleceğe hep birlikte ulaşacağız…

İyi ki varsın Süleyman…





5 Eylül 2019 Perşembe

Ben değili Biz...


Ben değil, Biz…

Dünyanın her coğrafyası üzerinde yaşayan insanlara yetecek zenginliğe sahip,

Hak ve adalet olsa aslında yetecek zenginlikler toprağın üzerinde yaşayanlara ama maalesef yok,

Bu bugünün meselesi değil,

Geçmişten çok ama çok eski geçmişten gelen bir anlayış,

Birileri daha büyük pay alırken,

Birileri ise hep daha küçük payla yetinmek zorunda kalmışlar,

Adaletsiz olan ise küçük parçayı alanların hep büyük çoğunluk olması,

Zor çok zor eşitliği sağlamak dünya adlı coğrafyamızda,

Belki de imkansız,

Ama insanlığın ihtiyacı olan da bu,

Gelecek nesillere bir miras bırakacaksak bugünün dünya üzerinde yaşayan insanları olarak,

O, vakit işte adaleti miras bırakmak ortak sorumluluğumuz olmalı,

Eminim toprağın altındaki büyük parçayı alan küçük kesim çok mutsuzdur şu anda keşke eşitlikçi bir şekilde bölüşseydik diye,

Bizim paylaşım kültürünü öğretmemiz gerekiyor,

Disiplinsiz bir şekilde öğrendiklerimiz kadar “Biz” diyebiliyoruz,

Yoksa kusura bakma seninde benimde içimde hep bir “ben” var,

En basitinden bir başvuru yapıyoruz,

Red edildiğimizde neden ben değilde o diyerek hemen başlıyoruz siteme sonrasında öfkelenmeye,

Sonrasında da kötülemeye,

Ben, yoksam kötüdür anlayışı yerini aidiyete,

Daha çok sahiplenmeye,

Ve, adaletin eşitliğin aslında ben için değil biz için olduğunda bir işe yaradığını öğrenmemiz gerekiyor,

Evet, biliyorum,

İşsizsin genç kardeşim,

Evet, biliyorum, 

Yetmiyor, geçinemiyorum,

Nasıl olacak bu yaşam böyle diyorsun,

Evleneceğim, düzen kuracağım,

Nasıl olacak diyorsun,

Bugüne kadar ben dedikçe ne sen çözüm bulabildin ne de ben,

Bir değişim süreci başlatsak,

Biz, demeyi öğrenmeyi,

Ve, sadece öğrenmeyi değil uygulamayı da yaşamımıza alsak,

Hani aşık olduğun bir sevgilin olur ya,

Seversin, 

Kıskanırsın,

Sakınırsın,

Değer verirsin,

Mutlu olursun,

Huzur dolarsın,

İşte tam da böyle “biz” kavramına aşık olsak,

Aşk, sadece bir insana mı olur?

Ya da bir insana mı olmalı?

Dalga dalga birleşsek,

Birkaç kişi ile başlasak,

Sonra 3 - 5 kişi olsak,

Sonra belki yüzler,

Belki binler,

Belki milyonlar oluruz kim bilir,

Yola çıkmadan hangimiz bilebiliriz ki bunu,

Ama kendimizden başlayarak dahil olsak “Biz” kavramına,

Kurtulsak hayatın “ben” hırslarından,

Bizi bağlayan zincirlerinden,

Yürüsek birlikte “biz” diyerek gönülden gönüle bir köprü oluştursak,

Yetse bize ait olan ne varsa hepimize,

Görmesek açlıktan yaşamını kaybedenleri,

Mesela yakacak odun bulamadığı için yaşamına son veren anneyi,

Mesela görmesek çocuğuna harçlık veremedi diye yaşamına son veren babayı,

Gelmese başımıza hiçbirimizin,

İnan bana,

Bugün yaşamda bize ait olan ne varsa bizden öncesinde toprağın altında yatanlara aitti,

Her şeyleri vardı,

Sonrasında bıraktılar gittiler,

Çoğunun mezarı bile değil,

Belli olanlarında ziyaretçisi yok,

Kimler yaşıyor biliyor musun öldükten sonra yaşarken paylaşmayı becerenler,

Yaşarken ben değil biz diyenler,

Onlar işte unutulmuyorlar,

Bir tanımlama yaptık bu insanlara küresel vatandaş dedik ama belki de daha doğru tanımlama küresel bir gönül zenginliğine sahip olan gönüllüler,

İşte bizim bu insanların sayısını arttırmamız gerekiyor,

Benim bir dayım vardı,

23 Mayıs’ta vefat etti,

Bugün Ankara’daydım,

Gittiğim sohbet ortamında konu geldi Dayıma,

Oturduk konuştuk,

Ben, değil benim dışımdakiler konuştu,

Araya girdim cümlelerle parçalar eklemeye çalıştım hepsi o kadar,

Gitti ama arkasında bıraktığı iz belki de yaşadığımız coğrafyanın kaderini değiştirecek bir yaklaşımdı,

Bizim yaşadığımız coğrafyanın kaderinin değişmesi,

Yaşadığımız dünyanın kaderinin değişmesi gerekiyor,

Egosunu tatmin etmeye çalışan,

Hırsıyla kendisinden başlayarak bütün insanlığa zarar verenlerin yerini biz anlayışıyla emek verenlerin alması gerekiyor,

İnsanlığın hiç olmadığı kadar samimiyete, adalete, hoşgörüye, aynı dili konuşamasalar bile aynı duygularda buluşarak birbirleriyle paylaşımda bulunan insanlara ihtiyacı var.

Haydi harekete geçelim,

Kendimizden başlayarak zenginliği yayalım,

Hani etrafımızdakilere en basit haliyle ben değil biz diyelim.

Kim varsa tanıdığımız tanımadığımız ulaşalım bir farkındalık süreci oluşturalım.

Ben, kendimden başlıyorum,

Küresel Vatandaşlık için Ben değil Biz diyerek profil resmimi değiştiriyorum ve sonrasında tanıdığım herkese gönderiyorum,

Çünkü yaşadığım dünyanın içerisinde birlikte soluk aldığım insanların mutsuzlukları artık benimde mutlu olmamı engelliyor,

Ben, kendi başıma mutlu olamıyorum,

Biz, mutlu olursak mutlu olacağım biliyorum.

Haydi Biz olmak için profil resimlerimizi her yerde değiştiriyoruz diyeceğim,

Kaç kişi değiştirecek bilmiyorum,

O yüzden ben kendime söylüyorum profil resmimi değiştirip herkese gönderiyorum,

Sende bu sürece ortak olmak istiyorsan bir adım da sen at!

Ben, biz için kendi adımımı attım,

Çünkü biliyorum bir yerlerden başlamak gerekiyor ve o yer neresi olursa olsun sadece beklememek gerekiyor…

Bekleyerek değişim gelmiyor…

Ahmet K.