19 Şubat 2020 Çarşamba

GRİNİN Mİ YOKSA GÖKKUŞAĞININ MI ÇOCUĞUSUN?


GRİNİN YOKSA GÖKKUŞAĞININ MI ÇOCUĞUSUN?







Dünya adlı ortak coğrafyamızda yaşıyoruz,

7 milyar insan,

Her birimiz birbirinden farklı,

Aynı evin içindekiler dahil hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz,

Çok ince bir çizgide ise keskin bir şekilde ayrılıyoruz,

Kimimiz grinin kimimiz ise gökkuşağının çocuğu,

Tercih hakkı ise elimizde,

Dünyamızı griye dönüştürmek de,

Renklendirmek de bizim elimizde,

Gökkuşağına dönüştürenlerden biri olarak karşılaştık,

Karşılaştığımızda içindeki heyecan,

Ve, kendisinin dışındaki sadece tecrübeye gösterdiği saygı,

İnancı,

Değişime açığım ve değiştirmek istiyorum demesi,

Hikayeler topluyoruz,

Ve, uzun zamandır hikayelerimizin bir parçası,

Yıl da 3 – 4 defa bir araya geliyoruz neredeyse,

Hani sinemada karakter tiplemeler vardır ya,

Onlardan bir tanesi,

Özel bir hareketi var fotoğraf çektirirken,

Özdeşlemiş kendisiyle,

Hastalık gibi onu tanıyan tanımayan herkese bulaşıyor bu hareketlilik,

Görünce içinizde hemen bir “aaaa” çekmek geliyor,

Tam da resimdeki gibi...

Dedim ya karakter oyunculardan,

Ne aradığı belli,

Ben, sivil toplumda kendimi buldum,

Öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı seviyorum diyor,

Bunun için sosyal medyadaki tüm hesaplarını bizimle tanıştıktan sonra paylaşımlar yapmak daha fazla gence ulaşmak için sayısı kaç olursa olsun bir paylaşım platformuna dönüştürdü,

Günün hiç umulmadık saatlerinde cep telefona gelen bildirimlerle hatırlıyorum,

Yüzümde hemen bir tebessüm beliriyor,

Çünkü ya bizim hikayemizi yaygınlaştırıyor,

Ya da yeni dahil olduğu hikayelerden bizi haberdar ediyor,

Bir insanın heyecanı hiç bitmez mi?

Yok, bitmiyor işte,

İnancı olanın heyecanı bitmiyor,

Sahipleniyor,

Mücadele ediyor,

Hevesi kıranlar olsa da vazgeçmek nedir bilmiyor,

Bazen ben bile o kadar bunalıyorum ki yeter der gibi olduğumda,

İşte o anda devreye giriyor,

Kalbinde inancı olanların inancımıza katılımlarıyla yeni bir motivasyon,

Kimden mi bahsediyorum tabi ki Tayfun’dan,

Anadolu’nun şehirlerini bir bir gezerek hikayeler toplayan ve sonrasında bu hikayeleri kendinde saklı tutmadan daha fazla kişiye yayan,

Tayfun’dan,

Sözün başında demiştim yaşamın ince bir çizgisi var diye,

Gri veya gökkuşağı,

Siz tercih ediyorsunuz bunu,

Tayfun gökkuşağının renkliliğini tercih ederek dünyayı renklendirmeye çalışan aktörlerden bir tanesi,

Gönüllü,

Gönüllülükle ilgili mücadelesi olan bir karakter,

Bu akşam son karşılaştığımızda hediye ettiği bastonu ilk defa elime aldım,

Üzerinde ismim yazılı olan bastona bakarken,

Gözlerimin dolduğunu hissettim,

Acaba o günleri görecek miyiz?

Ya da gördüğümüzde nasıl bir dünyada yaşayacağız,

Bunların hepsi koca bir muamma iken yanı başımda duran baston,

Öylece bakıyorum,

O yıllar geldiğinde acaba Tayfun nerede olacak,

Biz, nerede olacağız,

Birbirimizden haberdar olacak mıyız?

Acaba griyi yaşayanların dünyasını renklendirebilecek miyiz?

Gören gözlerin görmesi gereken renkliliği kendini körelterek görmekten uzaklaşan gözlere yeniden bir ışık verebilecek miyiz?

İşte bunların hepsi birer muamma,

Güzel olan da bu muammanın içinde düne kadar birbirini tanımayan aktörler ve karakterler bir araya gelmiş birlikte Anadolu’nun farklı şehirlerinden mücadele ediyorlar,

Ne için mi?

İşte belki de griyi yaşayan senin grinin farkına varıp dünyanı renklendirmen için,

Farkında değilsin belki de bunlardan biri sensin,

Renklendirmek istiyorsan dünyanı gönüllü ol,

Gönüllerde iz bırak,

Ve, bıraktığın izleri Anadolu adlı ortak coğrafyamızda yaygınlaştır,

Gör bak o zaman bazen bıkkınlık veren dünya nasıl sarıyor,

Sarmalıyor seni,

Nasıl geçiyor tükenmişliklerin,

Nasıl geçiyor sıkılganlıkların,

Nasıl başlıyorsun yaşamaya hayatı,

Haydi biraz soluk al,

Ve, rengarenk gören gözlerine değil,

Kalbine sor,

Gerçekten kalbinde gözlerin gibi renkli görüyor mu?

Devam, Tayfun tıpkı Süleyman ve Zeynep gibi,

Devam,

Sizler inandıkça yayılacak gökkuşağı dünyada,

Daha fazla insan kurtulacak griden,

Ve, daha yaşanılır olacak yaşam…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder