5 Eylül 2022 Pazartesi

İnsanlık Çuvala Sığmıştı ve Ali Rıza Amca Bu Yükü Tek Başına Taşımak Zorundaydı...



Başındaki külahı,

Gömleği,

Pantolonu,

Bizim her birimizin gündeminden,

Uzayın ve teknolojinin dünyasından çok uzakta tam bir Köy delikanlısı Ali Rıza Amca.

Külahı hem asil bir köylü hem de inancının bir simgesi,

Erzurum Karayazı köyünden.

28 yaşında kaybolan Hakan’ın babası.

Tanımıyorum Hakan’ı,

Sende tanımıyorsun,

Tanımanın bir önemi var mı yok!

Babanın elinde bir çuval,

Karanlık dönemlerin yaşattığı karanlık bir görüntüyü yaşıyor insanlık,

Güneş var ya tepede,

Yok artık!

Gökyüzündeki güneşe rağmen karanlığı yaşıyor Ali Rıza amca,

Tüm dünyayı aydınlatan güneş onun gözlerindeki karanlık perdeyi kaldırmıyor bu sabah!

Hakan’ın oğlu olmasını o seçmedi,

Tıpkı sen gibi,

Seçmedi!

Karanlığın aydınlanmaya engel olduğu,

Karanlık bulutların güneşin önüne perde olduğu,

Gökyüzünün gürültüsünün korku saldığı günlerden bir gün kaybetmişti oğlunun izini.

Hikayesi nasıldı acaba,

Neler yaşamıştı,

Ölüm nasıl bulmuştu?

Hangi yaşanmışlıkların sonucunda karanlığın kaybettiklerinden olmuştu!

Asil bir köy delikanlısı,

Elinde bir çuval,

Ve, beyaz bir çuvalın içinde yıllardır haber alamadığı evladının kemikleri!

Vicdan, akıl, kalp, ruh hiçbir şekilde kabul etmiyor.

Etmesi de mümkün görünmüyor!

Dijital dünyanın içinde tartışılan,

Siyaset arenasındaki yönetme mücadelelerinin her birinden çok uzak,

Asırlık bir ıstırabın bitmeyen karanlık görüntüsü yeniden kendisini gösteriyordu!

Daha 28 yaşındaydı.

Nasıl bir delikanlıydı acaba,

Hayalleri neydi,

Nasıl bir ortamda doğmuştu,

Neler yaşamış,

Ölümün karanlık sokağına onu götüren neydi acaba!

Yüzündeki çizgiler,

Yaşlılığın, hüznün, kederin hissettirdikleri derin derin çizgiler oluşturmuştu,

Tek başına aradan geçen 7 yıl sonra oğlunun kemiklerini bir çuval içinde almaya gitmişti.

Gömleğinin çizgileri de aslında yüzündeki derin izlerin uzanan bir yansımasıydı.

Anadolu’nun kırsalında, köylerinde yaşayan insanların ortak bir görüntüsü vardır,

Gösteriş için, yapay olarak yaşanan sanal dünyadan uzakta yaşamlarını sürdürürler,

Şikayet etmezler,

Kaderde çocuğunun cansız bedenini toprağa verememek olsa da,

Kemikleri bir çuvala konulup al yetiştirdiğin, büyüttüğün evladın bu dense de;

Asırlık bir çınar gibi yaş olsa da delikanlı bir genç gibi sırtlarlar yükü.

Gidiyorsun,

Sana bir çuval uzatıyorlar,

İmzala diyorlar,

İmzayı atıyorsun,

Sonra gidebilirsin diyorlar!

Hepsi bu kadar!

Sonra kapıya çıkıyorsun,

Kilogram olarak hafif olsa da bir babadan başkasının kaldıramayacağı ağır bir yükle yoluna devam ediyorsun!

Ali Rıza amca koca bir milletin ölen insanlığının yükünü taşırken,

Biz, sadece o yükün tartışmasını yapanlar olarak kayda geçiyoruz.

İlk değil ki bu;

3 yaşındaki Muharrem Taş’ın Van’da babası tarafından 2014 yılında çuvalda taşınan görüntüsünü unuttunuz mu?

Eğer Muharrem’i unutmamış olsalardı bugün Ali Rıza isimli delikanlı amcaya o çuvalı veremezlerdi.

Unutuyoruz,

Unuttuğumuz içinde aynı döngüyü yaşıyoruz.

Unutmayın!

Unutturmayın!

Unuttukça birbirine benzer kaderleri her birimiz ölen insanlıklarımızın arasında yaşamaya devam edeceğiz.

Belki de unutmuyoruz,

Yok sayıyoruz,

Halının altına süpürüyoruz,

Sonra temizlik yaptığımızı zannediyoruz,

Halının yerinde küçük bir kayma olduğu vakit bir anda süpürdüklerimiz savruluyor dört bir yana,

Yüzündeki derin çizgilerle elinde oğlunun kemiklerinin bulunduğu çuvalla bir insanlığın ölümünü yüklenmiş Ali Rıza Amcanın yaşadıklarını unutmuş gibi yapar,

Yok sayarsak,

Buna sebep olanları halının altına süpürürsek,

Yarın tekrarını yaşadığımızda ilk defa olmuş gibi dijital dünyada tepkiler verir,

Sonra gündem değişir,

Ve, unutulanlar güneşin önündeki en büyük engel olarak her birimizi karanlığa mahkum eder.

Güneş ve karanlık arasında ince bir çizgi vardır,

Güneş kendisini sakladığı için karanlık ortaya çıkar,

Yoksa özünde karanlık yoktur,

Güneşin önüne perdeler çeke çeke nereye kadar gideceğiz?

Güneş, bir gün kendisini hiç göstermediğinde karanlık her birimizin ayrı ayrı yutacak.

Asırlık bir çınar,

Anadolu’nun köy delikanlısı Ali Rıza amca,

Seni tanımıyorum,

Hakan’ı tanımıyorum!

Hiçbirimiz tanımıyoruz!

Sana yaşattığımız,

Ve, hepimizin en ağır yükünü taşımak zorunda kaldığın için senden özür diliyoruz.

Bizim dünyamızın içinde yoksun biliyorum,

Ama belki dünyamızın içinde olanlardan birileri sana ulaşır ve bu özrü benim adıma iletir.

İnsanlık bir çuvala sığmıştı,

Ve, Ali Rıza amca bu yükü tek başına taşımak zorundaydı.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder