26 Ağustos 2022 Cuma

Çocukluğumuzun 90’larına geri döndük! Kimsenin kutsalını sorgulamak hiçbirimize düşmez!


Çocukluğumuzun 90’larına geri döndük!


Takvimler 30 yıl geri sardı,


Çocuktuk,


Orta yaşlı olduk,


Dünya ileri giderken biz tam ileriye gittiğimizi düşünürken sardık en başa!


Dünyanın gelişmiş ülkeleri uzaydaki yolculuklarını sürdürürken,


Yeni dünyanın kodlamalarını yaparken,


James Webb teleskopuyla uzayın derinliklerinde yaşam belirtileri ararken,


Çağı yakalamak bir yana çağın gerisinin gerisine doğru sürükleniyoruz.


Lens şeklinde üretilen wifi’ye bağlanan ve fotoğraf, video çekebilen yeni teknolojiyi gördünüz mü?


Biz, bir zaman makinesiyle aynı şeyleri ders çıkarmadan yaşayarak birbirimizi tüketiyoruz.


Sanki her 30 yılda bir ileriden geriye doğru bir lanet sarmalının içindeyiz!


Nasıl bir hırstır anlamak mümkün değil!


Her türlü lüksü yaşayanlar durmadan sana mesaj veriyorlar,


Ve, bilinç altındaki değer yargıların ve inancın üzerinden kendi varlıklarını koruyorlar!


Sosyal medya gündemine bakıyorsun,


Televizyon artık zaten izlemiyoruz,


YouTube yayınlarına bakıyorsun hep aynı,


Değişen hiçbir şey yok!


Her gün birbirinin aynı olsa daha iyi,


Daha kötüye giderken tükenen ömürler!


Yav biz 90’larda zaten yaşamadık mı İmam Hatip sorununu,


Ben, o dönem İmam Hatip’te okuyordum.


Cuma namazı çıkışlarında ortaokul çocuğu olarak atılan tekbirlerle en ön saflarda yer aldık.


Niye?


28 Şubat’ta mağdur olanlar iktidar olsunlar ve aynı mağduriyeti yaşatsınlar diye mi?


Siz yeterince birbirinizin yaşamlarına girerek rahatsızlık verdiniz,


Darbelerle,


Faili meçhullerle,


Bölünmelerle en derin acıları yaşadınız ve yaşattınız!


Biz, sizin bu lanetli mirasınıza ortak olmak zorunda değiliz!


Yıllarca bunun mücadelesini kendi içimizde verdik,


Dışarıya karşı konuşmak yerine icraatlarla birleştiren olduk,


Siz, ayrıştırırken biz birleştirdik!


Gençlerin yıllarca siyasi düşünceleri,


Bakış açıları,


Dini, dili, ırkı ne olursa olsun bir araya getirdik.


Kabullenemediniz!


Çünkü biz birleştiğimiz vakit sizin fonksiyonunuz bitecekti!


Bir sanatçı bir şey dedi,


Hemen tutuklayalım!


Diğer taraftan tutukladığın insanın yanında aynı suçu işlemeyi boş ver,


Daha beterini yaparak Allah adına karar verene dokunmamak!


Düşünce ifade etmek suç değildir,


Biz, düşünmek üzerine bu hayatı yaşıyoruz,


Düşündüklerini söyleyecek,


Düşündüklerimi söyleyeceğim ki ortak bir noktada buluşalım!


Hayır!


Biz de böyle değil,


Birbirimizin yaşamlarına girelim hemen ne varsa tüketelim!


Bitmedi kavgalarınız,


Reddettiğimiz mirası zorla dayatarak bize de yaşattınız,


Yetmedi bize de çocuklarımıza yaşatmamızı istiyorsunuz!


İsteyen istediğini giyer,


İsteyen inanır,


İsteyen alkol alır,


İsteyen namaz kılar,


İsteyen İmam Hatip’e gider,


İsteyen başka okula gider,


Hiçbirimiz yaratıcı değiliz ve yaratıcı rolüne soyunup cennetten gelmiş elçi gibi insanların yaşamlarına dair yargıda bulunma hakkımız yok!


Siz insanlara kendi şekillerinizi dayattıkça yeni nesli her şeyden uzaklaştırdığınızın farkında değilsiniz!


Ya düşünün benim kırılma noktam yaşadığım kurumun başkanının bana kızlar ve erkekler birlikte kamp yapamaz demesi oldu!


Allah dünyaya birlikte göndermiş ama bunu bile reddeden yaklaşımlar!


Bırakın insanlar kendileri olsunlar,


Siz, toplumun içerisinde güveni tesis edin,


Adaleti herkes için eşit bir şekilde sağlayın,


Gelir dağılımındaki adaletsizlikleri ortadan kaldırın,


Bakın her birinizin evinde gençler var,


Gidin onları dinleyin,


Her birinin gelecekle ilgili endişelerini,


İş arayışlarını duyun,


Aldıkları diplomaların sonrasındaki mecbur kaldıkları süreçleri konuşun,


Okudukları üniversitelerdeki eğitimin dünyayla rekabetini tartışın!


Devlet birilerinin malı değildir!


Bakın bir örgüte ne istediler de vermedik dediniz!


Hatırlayın!


Siz, insanları mecbur bıraktığınız için insanlar gidip yapılara mahkum kaldılar,


Bugün kalkıp suçladığınız insanların bir tek kendilerinin suçlu olduğunu söylemeyin,


Ben, İnsan Yaşamına Dokunmak kitabını 2012’de 25 yaşında bir gençken yazdığımda yine bunları yazdım Devlet başlığı altında,


Yıl olmuş 2022 aynı hataları tekrar etmeyin!


Bakın üniversiteler açılıyor,


Binlerce genç evlerinden uzakta okumak için yola çıkacak,


Yurtların kapasite ve niteliğini arttırın.


Zamanında cemaatçileri getirip başımıza yönetici yapan ve o kadroların altında bizi çalışmaya mecbur bırakan sizdiniz,


Bugün onlar suçluydu demekle olmuyor,


Siz, mecbur bıraktıklarınız için insanları yargılarken ben masumum diyemezsiniz!


Üzülüyorum!


Ülkeme!


Yaşadığım ve ait hissettiğim coğrafyanın gençlerinin kaderlerinin sizlerin elinde olmasına üzülüyorum!


Hani herkes Ey Gençler diyor ya,


Genç kardeşim bu senaryoyu bu ülke bilmem kaçıncı defadır yaşıyor,


Yaşamaya da devam edecek,


Arada masum, garibanların canı yanacak!


Yıllar sonra çocuklarımıza vereceğimiz en büyük miras bütün ötekileştirmeleri reddetmektir.


Bakın Oğuzhan Uğur’a,


Sosyal medyadan selamlaştık,


Bir gün belki bir yerlerde karşılaşacağız,


Geçen en zıt düşünenleri Ümit Özdağ ile buluşturdu,


Sonra Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu buluşturdu!


Ne oldu insanlar konuşunca, 


Bir araya gelince kötü mü oldu!


Bir salona 5 bin genç doldurup bütün ülkenin gençleri bizimle diye kendinizi kandırmayı bırakın,


Gençler sizden çok uzak,


Ve, sadece anlaşılmak istiyorlar,


Hoşgörü dilini hatırlayın!


Sizler mecbur bıraktıklarınızın sonuçlarını Anadolu’nun genç beyinlerine yaşatmaktan vazgeçin!


Bakın bugün bir twit serisi paylaştım ve bir kurumun,


Benim çalıştığım kurumun durumunu paylaştım,


Kurumun teslim edildiği kişilerin tek merak ettikleri benim,


Her yerden engelliyorum ama beni takip etmek için fake hesaplar kullandıkları yetmiyor,


Üzerine bir de kurumun hesabından takip ediyorlar,


Kurumumun,


Yıllarca emek verdiğim yapının bu hale gelmesinden dolayı utanıyorum!


Bu baskı sürecini insanların üzerinden bir kaldırın,


Ayrıştıran değil birleştiren olun!


Ben, milletin iktidarına inananlardan oldum,


Cumhurbaşkanım ben Türkiye’nin eski Türkiye’den uzaklaşacağına inandım,


Sizin genel başkan yardımcınız 28 Şubat mağduru olarak gücü eline alınca mağdur etmeye başlayınca,


Sizin atadığınız bürokratlar mağdur etmeye başlayınca,


İnancımı kaybetmedim!


Ben, 18 aylık oğlumun Atlas’ın benim yaşadıklarımı yaşamasından,


Aynı lanetli mirası devralmasından korktuğum için inancımı kaybettim!


2023’te Türkiye kritik bir seçim sürecine girecek,


Ama toplumsal olarak birleştireni aradığımızın bilinmesini istiyorum,


Biz, hepimiz farklılıklarımızla bir araya gelebiliriz!


Bu coğrafyayı yönetenlere açık çağrım,


Hepimiz beşeriz,


Hepimiz öleceğiz,


Yahu bir insan öleceğini bile bile nasıl olur da kutsalları getirip siyasetin parçası yapar.


Senin kutsalın dinindir,


Onun kutsalı başka bir şey,


Kimsenin kutsalını sorgulamak hiçbirimize düşmez,


Ama kusura bakmayın kutsalları siyasetin bir parçası yaparak üzerinden iktidar olmaya çalışmayın,


Bu ülke bunu yeterince yaşadı!


Kutsallar ve Siyaset Parantezinden bir uzaklaşın,


Projelerinizi,


İnsanların yoksulluklarıyla mücadelenizi,


Haksızlıklara karşı reformlarınızı,


Ayrışmalara karşı birleştiriciliğinizi,


İstihdam politikalarınızı,


Dünyanın gelişmiş ülkeleriyle rekabetinizi anlatın!


Toplum ve insanlar gergin bunu çözüme ulaştırmaya odaklanın,


Yoksa bu vebal sizin en büyük lanet sebebiniz olacak!




 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder