14 Temmuz 2023 Cuma

Referans Siyaseti...


Enerji tüketen, inovasyonu engelleyen, geri kalmışlığa sürükleyen, en kötüsü de emek vermeyi bitiren sürecin adıdır.


Her yeni kabine kurulma süreci beraberinde bir yenilenme heyecanı getiriyor!


Neden?


Tepe noktadaki bir atama sonrasında her gelenin tepeden aşağı bir yenilenme arzusu içerisine girmesi memlekette donanımlı, nitelikli, düşünen, sorgulayan ve üreten isimlerin bir bir tükenmesine neden oldu!


Kişiye göre şekillenen yapıların hiçbiri sürdürülebilir değildir.


Türkiye’ye içeriden bakınca anlamak zor, 


Birkaç dakika dışarı çıkıp bakmak ise yetiyor.


Daha dün yöneticilik görevine atananlar,


Başarılı olmak ümidiyle şimdilerde kadro kurarak işe başlama heyecanı yaşıyor,


Bir yönetici görevden almak ve sonrasında referans siyasetiyle yeni birini atamak ekip kurmak değildir.


Sen var olan kuruma siyaseten atanmış bir yönetici olarak yapman gereken kurumsallaşma sürecini güçlendirmek,


Çalışanların verimliliğini arttırmakken,


Göreve başladığın gün atamalarla yola çıkmaz,


Bir de üzerine yetmezmiş gibi kurumsal kültürün içinde yıllardır dirsek çürütenlerin başına o kuruma dair hiçbir şey bilmeyen birini getirip atadığında,


Oradaki çalışanlardan o saatten sonra verim alabileceğini mi düşünüyorsun?


Neden çalışsın?


O çalışacak emek verecek ama sen her seferinde gidip dışarıdan birilerini getirerek referans siyasetiyle tepeye atayacaksın!


Yönet diyeceksin,


Neyi yönetecek?


Nasıl yönetecek?


O kurumu tanımak,


Personel yapısını tanımak,


Taşra yapılanmalarını tanımak bir bakmışsın yeni bir kabine değişimi olmuş verimsiz bir dönemin akabinde yeni bir verimsiz dönem başlamış!


Her gelen toprağa bir şeyler ekiyor,


Ama hasat mevsimi gelmeden,


Bir başkası mahsulü alıp çöpe atıp yeniden ekiyor!


Peki ya yapılan masraflar,


Verilen emekler,


Gösterilen çabalar!


Türkiye ekonomik krizin değil kamudaki verimsizlik ve isteksizliğin sonuçlarını yaşıyor


22 yaşında kamu çalışanı oldum,


Kendimi koyuyorum 22 yaşında kamuda göreve başlayan bir gencin yerine,


Nasıl da idealist bir şekilde ilk gün kapıdan içeri giriyor,


Motivasyon,


Enerji,


Emek verme arzusu,


Sonra bir sabah uyanınca; kurumda hiç görev yapmamış,


Ya da kurumun içinde emek vermekten uzak olduğunu bildiği biri gelmiş,


Referans siyasetiyle en tepeye oturmuş,


Yönetme yetkisi verilmiş işe yaramazın birine,


Ne anlatacaksın?


Nasıl anlatacaksın?


Sen anlatsan o ne anlayacak?


Sonra o idealist üretken gençten bu üretkenliğini devam ettirmesini bekleyerek ülkenin gelişim sürecine emek vereceksin,


Buna kendiniz inanıyor musunuz?


Sorunun gerçekliğiyle yüzleşmediği vakit Türkiye’de değişen hiçbir şey olmaz,


Bir defa kurumsallaşma kültürünün oluşturulması gerekiyor,


Ekonomik krizle mali politikalar ve araçlarla mücadele ederek yok kat edemezsiniz kardeşim,


Ne kadar finansman üretirsek üretelim,


Kaynağı doğru ve katma değerli üretime dönüştürecek kadrolar olmadıktan sonra neye yarar?


Doğruları söyleyeni pek sevmezler Türkiye’de,


Hele bir de örgüt, tarikat vb yapılanmaya yakın olmadan emek veriyorsan,


O zaman işler daha çok zorlaşır!


Referans siyaseti de yakınlık göstermediğin vakit yükseltmiyor,


Arada istisnalar var,


Zaten onlarda olmasa yani sistemin ayakta durması için istisnalara mecburiyet olmasa daha vahim bir tabloyu yaşayacak toplum!


Bir tarafta 30 yıl kamuda çalışmış olana diyeceksin ki sen 7.500 TL bilemedin hadi 10.000 TL ile geçin,


Diğer tarafta o 30 yıl orada çalışırken referans siyasetiyle gelip koltukta oturana 6400 ek göstergeden emeklilik vereceksin,


Ondan sonra vatandaşın devleti bütüncül olarak sahiplenmesini bekleyeceksin!


Kandırmayın kendi kendinizi!


Kendisi 30 yıl dirsek çürütürken gözünün önünde referans siyasetiyle gelip emekli olanları gören babalar ve anneler şu anda ne yapıyor biliyor musunuz?


Yetiştirdikleri her bir çocuğun kendi yaşadıklarını yaşamaması için ülkeden gitmelerinin yollarını arıyorlar!


Her yasaya uygun olan ülke menfaatine değildir veya daha sert söyleyeyim ahlaki değildir!


İçimdeki Türkiye’yi atsam olacak da,


Yıllarca memleketin dört bir yanında Onbinlerce gençle bir araya gelmiş ve emek vermiş olunca,


Her birinden gelen mesajlarla canım sıkılıyor,


Sonra kendimi klavyenin başında buluyorum.


Avrupa’ya gelince iş bitiyor zannediyor olmak ise en kötüsü,


Donanımlı olmayan,


Dil bilmeyen,


Yetenek ve becerileriyle fark oluşturamayacak hiçbir gencin tutunma şansı yok,


Gençlik öyle bir noktada ki gel de anlat…


Ben zamanında çok anlattım,


Bir önceki Gençlik ve Spor Bakanının karşısına geçtim,


Gençlik ve Spordan sorumlu Bakanlığın gençlikten haberinin olmadığını anlattım,


Gençlik ve Spor Bakanlığı son 1 yılda ülkeden kaç genç yurt dışına gitmiş ve bu gidenlerin gitme nedeni nedir diye düşünerek bir araştırma yapmış mıdır acaba?


Gençlikten haberi olmayanlar Gençlikten sorumlu olunca olmuyor!


Gidip bir Gençlik Merkezine gençlerle poz vermek mesele değil,


Bu giden gençlerin her birinin gidiş nedenini ortaya koyup bu engelleri bir bir ortadan kaldırmadıkça varlığının hiçbir anlamı yok demektir.


Bugün bir taraftan birileri toparlamaya çalışırken diğer taraftan toparlananın etkinliğini sağlamadığı müddetçe 2 ileri 5 geri devam eder bu gidişat!


Ekonomik sorunlar üzerinden baktıkça değişen hiçbir şey olmayacak,


Ekonominin sorunlarına neden olanları ortadan kaldırarak yol gittikçe işte o vakit gerçek ve kalıcı değişim toplumsal refahı da arttırır,


Ekonomiyi de güçlendirir,


Yoksa o okul arkadaşını genel müdür yapar,


Diğeri yeğenini başkan yapar,


Bir diğeri kuzenini müdür yapar,


Öteki adamını bir yerlere taşır,


Dirsek çürüterek mecburiyetten çalışanlarda buldukları ilk fırsatta çocuklarının ülkeden gitmesinin yolunu arar!


Öyle işte,


Bir Türkiye var yaşadığınız,


Bir de Türkiye var gördüğümüz…







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder