Vuramazsın düşünceye zincir,
Hele düşünce bir sanata dönüşmüş,
Bir kalem de hayat bulmuş ise ne kadar zincire sararsan sar,
Yaratıcının bir mucizesi adeta yerin yedi kat altına,
Yedi başlı masal ejderhalarının ardına da saklasan düşüncenin sahibini,
Düşünceleriyle,
Ürettikleriyle,
Fikirleriyle,
Duygularıyla,
Geziniyor dünyanın dört bir yanında.
Paris’teyim,
Kitap evinin önünden geçiyorum,
Memleketin dışına çıkamayan,
Yurt dışı çıkış yasağı aldığı beraate rağmen devam eden Ahmet Altan’ın Madame Hayat kitabı karşımda beliriyor.
Sen, yasaklıyorsun,
Gidemezsin diyorsun,
Sonra sen farkına bile varmadan o dünyanın dört bir tarafında insanların arasında geziniyor,
Bu bir sihir değilde nedir!
Ah be Ahmet Abi diyorsun,
Hani çıkamıyordun yurt dışına,
Meğer nasıl da çıkabiliyormuşsun!
Yaşamıyor mu bugün her sabah uyandığımızda izlediğimiz Fatih Altaylı aynısını,
Belki kendi sesinden değil,
Ama dış ses Emre, kızı nasıl da kaleminin döktürdüklerinin sesi olup milyonlara ulaşmaya devam ediyor!
Yaşamıyor mu aynısını Selahattin Demirtaş,
Yıllardır yatıyor,
Ama bir şekilde düşünceleriyle,
Kalemiyle,
Duygularıyla nasıl da Efsun, Leylan olup dünyanın dört bir yanını geziyor!
Yaratıcı Rabbim nasıl da insana veriyor özgürlüğü!
Paris’teyim!
Ahmet Kaya bir köşede,
Yılmaz Güney bir köşede,
Memleketlerinden uzakta,
Peki ya şarkıları,
Filmleri,
Hala memleketin içinde...
Seversin,
Sevmezsin,
Değer verirsin,
Değer vermezsin,
Yaptıklarını doğru bulursun,
Yanlış bulursun,
Hepimiz düşüncelerimizde özgürüz,
Sevenin sevmeyene, sevmeyenin sevene olan saygı dengesini oluşturmadıkça değişen hiçbir şey olmayacak!
Bütün düşünceleri ötekileştirelim,
Her birini yok sayalım,
Yav farkında mısınız?
Memleketin çocukları ve gençleri düşünmüyor,
Düşündüklerini söylemek istemiyor,
Söylediklerini yazmak istemiyor,
Yazdıklarını bestelemek istemiyor,
Nice kıymetli,
Belki nobel alacak Necip Mahfuzlar, Gabriel Garcia Marquezler geziyor sağımızda solumuzda ama ne onlar kendilerinin farkında ne de biz farkındayız.
Çocuktum!
Ne zaman bu ana haber bültenleri siyasetle başlamazsa o vakit memleket değişecek derdim!
Ne çocukluk kaldı,
Ne de gençlik yaşı ana haberleri boş ver tüm gün akışı siyasete döndü,
Yok mu siyasetten başka memleketin gerçekliği,
Yok mu dünyanın gerçekliğine ortaklığı!
Yok kardeşim cennette gideceğini düşünüp cenneti anlatanlarında gidip gitmeyeceği belli değil,
Cehennemlik diyenlerinde gidip gitmeyeceği belli değil,
Öyle kendini yaratıcı yerine koymak, hüküm vermek, biz karar verdik demek hastalık olmuş bulaştırıyorlar farkında değiller en çok kendi çocukları kendilerinden uzaklaşıyor,
Babalarına annelerine inanmıyor,
Siz riyakarsınız diyor,
Memleket!
Sahip çıkılması gereken bir değer ise;
Edebiyat,
Düşünmek,
Yazmak,
Bestelemek,
Sanatta bir o kadar değerdir.
Değerlerine sahip çıkmayan bir memleket demeyeceğim,
Değerlerinin farkında olmayan,
Veya değerlerinin ortaya çıkmasının önüne engeller koyan bir memleketten daha kötüsü ne olabilir!
Hiçbirimiz dokunulmaz değiliz,
Sıradan varlıklarız,
Hepimizi yaratan aynı,
Bırakalım düşünceler özgürleşsin,
Özgürleşsin ki değerlerimiz yükselsin,
Seven sevdiğine saygı duysun izlesin,
Sevmeyen sevenin sevmesine saygı duysun,
Her birimiz özgürleşelim,
Bugünden yarına dünyayı düşünceleriyle etkileyen değerler bırakalım.
Yoksa bizden yarına kalacak ne malın ne de mülkün bir hükmü var!
Paris’te kendisi yurt dışına çıkamayan Ahmet Altan Madame Hayat olup nasıl da gelmiş buralara kadar,
Etkisindeyim büyünün,
Bu sihirbazlık değil de nedir!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder