15 Haziran 2018 Cuma

Çölde bir kum tanesi olmak...

Denizi ve maviyi geride bırakmak,

Kızıla kızıla doğru kum tanelerine uzanmak,

Esen rüzgarın yerini keskin bir sıcağın alması ve uzanmak kızılın içindeki kum tanelerine,

Tunus, sabahın erken saatlerinde sırt çantasını yeniden takmak ve bu sefer Cezayir’e Sahra’ya kadar durmak yok demek,

Yaklaşık 500 km dar yollarda gittikten sonra varmak Tuzer’e, Cezayir’e,

Zorlu bir yolculuk gibi görünse de aslında yol gittikçe anlamlanıyor,

Tuzer’e vardıktan sonra bizim arabayı bıraktık,

Çünkü artık yol arkadaşımız Muhammed ile buluşma vaktiydi,

Sahra’da sörf yapan jeeplerin arasından sıyrılarak 40 km sonra daldık Sahra çölüne,

Sahra çölünde seyahat adeta lunaparkta çocuk olmak gibi bir şey,

Bulduğu her tepeye kendini vuran Muhammed gibi kafası kırık birini bulmak sanırım en büyük şansımızdı,

Geçen yıl Fas tarafından gelmiştik Cezayir sınırına kadar Merzouga çölüne bu yıl Tunus’tan,

Sahra’da kalmalıyım diyorsanız tabiki Fas en doğru tercih,

Ama gidip gün batımını izleyip gelmeliyim diyorsanız tercih Tunus olmalı,

Ülkenin başından sonuna kadar bana eşlik eden Muhammed Buazizi’nin düşünceleriyle birlikte varmak develere,

İlk bakışta biraz ürkütse de develerle çölde seyahat etmek,

Gün batımına doğru ilerlemek,

Ve, güneş sağ tarafında batmaya başlarken varmak Sahra’nın gün batımını izleyeceğin tepesine,

Kum tanelerinin üzerine bırakmak kendini ve yürümek öylece tanelerin üzerinde,

Esen çöl rüzgarları ile birlikte sürekli yer değiştiren kum tanelerinin bıraktığın izleri bir bir kaybetmesi,

Her gelenin kendisinden bir gün öncesinde kimlerin hikaye bıraktığını bilmediği bir coğrafya Sahra,

Her gün yenileniyor hikayeler,

Ve, binlerce kilometre öteden insanlar gelerek hikayelerine hikaye katarak geri gidiyorlar,

Bugün ise bizim hikaye bırakma günümüzde,

Çöldeki kum tanelerine hikayemizi bıraktıktan sonra efsanevi Star Wars filminin zamanın çekildiği bugün ise turistik bir stüdyo olan alana doğru ilerledik,

İlerledikçe filmin kahramanları,

Sahneleri,

Karakterleri bir bir eşlik etmeye başlıyor insana,

Adeta filmden parçalar arıyor gibi gidiyorsun,

Vardığında eşsiz bir hikaye çekiyor içine seni,

Çölde bir kum tanesi olmak,

Çölde bir damla su bekleyen bir tane olmak,

Serap görmek,

Ama vardığında su yerine sadece kum tanesi görmek,

Kaybolmamak,

Kaybetmemek gerek kendini,

Özünde hepimiz birer kum tanesi değil miyiz çöldeki,

Kaybettiğimizde kendimizi başlıyoruz görmeye serapları,

Özünde şaşmadan sürdürmek gerek hikayeyi,

Sonra güneş bir anda terk edince çöldeki kum tanelerini derin bir sessizlik alıyor etrafı,

Ve, sadece esen rüzgarın verdiği serinlik,

Ayakların kumlara doğru batarken kalmak istiyorsun saatlerce ama sesleniyor arkadan Muhammed,

Haydi Haydi,

Yallah Yallah,

Bu gitme vakti demek bizim için artık çöldeki taneleri bırakmak ve tam da başladığımız yere doğru yüzlerce kilometre yeniden gitmek demek,

Dönüş yolunda hikayelere devam edeceğiz,

Aslında bugün yazmak istediğim şey biraz ülke siyasetiydi ama o kadar çok içine girmişim ki  çöldeki kum tanesinin,

Tek bir tane de kayboldum,

Sanırım siyasetin bizi darlaştıran ve sığlaştıran dünyasına girmek istemedim,

Özgürleşmek bazen çölde bir kum tanesi olmak,

Bugün çölde bir kum tanesi olmak,

Yarın kim bilir ne olmak özünde hikaye toplamak amaç...

Hayırlı bayramlar...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder