13 Haziran 2018 Çarşamba

Muhammed Buazizi ismini hatırlıyor musunuz? Tunus...

Tunus

Muhammed Buazizi ismini hatırlıyor musunuz?

Tunuslu bir seyyar satıcıydı. Ekmeğinin peşinden koşan borçlu bir genç. 200 dolar borçlanarak satın aldığı malları satarak yaşamını kazanmaya çalışıyordu.

İzni olmadığı için tezgahına el koydu güvenlik görevlileri. Tezgahı elinden alınan Muhammed Buazizi son bir ümitle Valilik binasına giderek Vali ile görüşmek istemişti. Ancak bütün kapılar yüzüne kapanmıştı.

O da kulaklarda yankılanan çığlığını yükseltti. ‘’Beni görmüyorsan ben de görünmek için kendimi yakarım’’ 

Ve, kendini ateşe verdi.

Adaletsizliğe, eşitsizliğe, zorbalığa, esarete vurulan zinciri kıran bir alev sarmaya başladı bütün Ortadoğu’yu...

Aynı dili konuşmasalar bile aynı duyguları paylaşan insanlar farklı coğrafyalardan bir araya gelerek omuz omuza verdiler.

Devrim meydanı,

Yasemin kokusunu yaklaştıkça daha derinden hissettiğin o meydana doğru yürüyordum,

Yaklaştıkça hangi köşe de yakmıştı kendisini Muhammed Buazizi diye bir soru zihnimde,

Düşünsenize bizden kilometrelerce uzakta 2010 yılında Tunus’ta başlamıştı Arap Baharı,

Ama hepimizin yaşamının odağında bir anda kendisini bulan bir süreci tetiklemişti,

Hani Müslümanız Elhamdülillah diyoruz ya,

O, biz kavramının ortak yaşadığı sorunun temelinin son başlangıç noktası,

8 yıl önce yazmıştım ilk Tunus’lu Muhammed Buazizi’nin hikayesini aradan geçen yıllar,

Bugün Arap Baharının başlangıç noktası olan Tunus’ta olmak,

Muhammed Buazizi’nin kendini yaktığı yer küçük bir alan gibi görünse de o alev sanki ülkenin her yerinde,

Aradan geçen 8 yıl Muhammed Buazizi’nin çığlıklarının yankısını her geçen gün daha çok arttırmış,

Ne için?

Daha fazla demokrasi,

Haklı eşitlik arayışı,

Birlikte üretim,

Daha dengeli paylaşım,

Sınıflar arası farklılıkların azalması,

Daha da önemlisi çağın gereği olarak kendini güncellemeyen devletin kendisini güncellememesi karışısında özgürlüğünü kaybedeceğini düşünen insanların sayısının artması, 

Bir modeldi Arap baharı ilk başladığı yerdi Tunus,

Demokrasi gelecekti bütün çağın gerisinde kaldığını ve baskı altında kendisini hisseden coğrafyalara,

Neydi toplumda karşılık bulmasının tek nedeni kendisini baskı altında hisseden insanların sayısının her geçen gün artması,

Ve, örgütlenmesi aynı duyguları paylaşan insanların,

Ama asıl olan insanların bu ihtiyaçlarını görmeyen kendi devlet yöneticilerinin yerine kendisini dünya lideri gören devletlerin insanların bu boşluklarını görmesi ve fırsata dönüştürerek,

Demokrasi getireceğiz esintisini baharda esen ılık bir yel gibi hissettirmesi ile yumuşayan binlerce insan bir anda kendisini  sokaklarda bulmuştu,

Bunu gören diğer ülkelerdeki insanlar bunu bir anda bir çıkış olarak görüp örgütlenmeye ve bir bir sokaklara dökülmeye başlamıştı,

Sonuç peki?

Nereye geldi demokrasi?

Suriye mi?

Mısır mı?

Nere?

Ya da geldi de bizim mi haberimiz olmadı...

Gelişmiş ülkeler sadece Facebook, Twitter ve İnstagram gibi basit görünen araçlarla insanların gündemlerinin oluşmasını sağladılar ve sonrasında vaatler ve bitmeyen bir kan dökülme süreci...

Sonuç milyonlarca Suriyeli bugün Dünyanın her yerinde en çok ise Türkiye’de...

Hepimiz daha çok demokrasi,

Daha çok adalet,

Ve, daha çok adil bir paylaşım düzeni istiyoruz,

Bunun yolu devletlerin kendilerini kendilerinin güncellemesinden ve çağı yakalamasından geçiyor diğer türlü boşluk bıraktığınızda,

Geliyorlar,

Yakıyorlar,

Yıkıyorlar,

Sende içindeki duygularla sokaklara çıkıp sadece sende yanıyorsun,

Muhammed Buazizi ve çığlıkları hala sokaklarda yankılanıyor,

Peki ya insanlar mutlu mu?

Değişen,

Ya da beklenen değişim geldi mi?

Hepimiz evimizdeki, elimizdeki ekranlardan görüyoruz,

Sonuç ortada...

Çok uzaklara değil hemen yanı başımızdaki mahallelere,

Sokaklara,

Caddelere,

Evlere baktığımızda zaten tabloyu hepimiz görüyoruz.

Gördüğümüzü görmezden geliyoruz,

Bize verilen afyonun adı: alışkanlık,

Alışıyoruz,

Alıştırılıyoruz ve öylece bir bir kaybediyoruz,

Bu asrın adı; henüz konmadı,

Korkunç bir dönemden geçiyoruz,

Muhammed Buazizi’lerin yükselen çığlıklarının artık duyulmadığı,

Duyurulmak istenmediği bir dönem.

Etrafınıza kulaklarınızı biraz verin,

Emin olun çığlıkları duyacaksınız,

Sadece çığlıklara kayıtsız kaldığımız için dünya insanları olarak bir birbirimizden uzaklaşıyoruz,

Ötekileşiyoruz,

Ve, ötekileştiriyoruz,

Sonra neden böyle oldu diye baktığımızda aynada sorunun odağında olan kendimizi görmüyoruz.

Bir bir hayal kuran insanların sayısının artması gereken bir dönemden geçiyoruz,

Hayal kurdukça emin olun daha yaşanılır olacak yaşam ve mutlu olacağız ama birlikte...

#Tunus, #DevrimMeydanı


Yarın kaldığımız yerden devam etmek üzere bugünlük bu kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder