Neden yaşar ki
insan?
Kulluktur
beklenen,
Peki ya nedir
özünde yatan?
Kul olma mücadelesi
verirken bile; unutulmamak,
Ne yaşadığımız
yaşam süresince,
Ne de yaşam
bittikten sonra unutulmamak,
En önemlisi de
unutmaması yaratıcının,
Unutulmak istemiyoruz
ama unutulacak yaşamlar yaşıyoruz,
Özgür bir
iradesi var insanın,
Belirleyici olan
kendisi insanın,
Bugün varken
elimizde yarını yaşıyoruz zihnimizde,
Sanki o yarın
gelecekmiş gibi,
Yok aslında ne
benim ne de senin yarınımız,
Günlük bir
telaş almış başını gidiyor,
Yaşamak istediğimiz
hayat ise hep yarınlarda,
Doğru mu peki?
Gelmeyecek olan
yarının talihlisi olmak,
İnsanlığa bugünü
yaşayanların verdiği bir afyon,
Ya uyuyoruz ya
da uyutuluyoruz,
Ama bir uykudur
almış başını gidiyor,
Biz, uyurken
birileri de yaşamlarını bugünde yaşamaya devam ediyor,
Küresel
Vatandaşlık,
Projenin fikrini
ortaya attığımızda gelmeye başladı tepkiler,
Destekleyenler,
katılanlar, anlayanlar ama bir taraftan da bu iş olmaz diyenler,
Doğru bir
konunun etrafında buluşmuşuz ki,
İnsanların tepkisi
yükseliyor,
Biz, yarının
uykusundan uyanmak için bir farkındalık oluşturmak adına çıktık bu yolculuğa,
Avuçlarımızda bugün
var,
Ve, yarın uzak
çok ama çok uzak,
Haydi kendini
harekete geçir dedik,
Bugün miras bize
geçmişten,
Peki ya geleceğe
olan bugünden mirasımız ne olacak?
Samimiyeti barındıran,
İnsanların birbirlerini
daha çok sevdiği,
Sabah gördüğünde
bir insanı tanımasan da gülümseyerek günaydın dediği,
Bir afet yaşandığında
ister bizim coğrafyamız olsun,
İster bizden
olmayanların coğrafyası ayırt etmeksizin yola çıkan insanların olduğu,
Haydi ben
geldim kardeşim yanındayım,
Neye ihtiyacın
var diye sorulabilen bir dünya…
Dijital dünyanın
içerisine hapsolmuş milyonların içerisinde yaşadığını zanneden ama özünde
yalnız olan sosyal açıdan yoksul insanların gerçek yaşamdaki milyonlarla
buluştuğu bir dünya,
Neden yaşar ki
insan?
Kendisine ait
zamanı kullanmak ve kendisinden sonraki nesillere daha samimi bir yaşam
bırakmak için,
Değil midir
kulluk özünde samimiyeti yaşamak ve samimiyeti emanet etmek,
Kaybedilmiş bir
değer samimiyet,
Bulmamız lazım,
Kendi içimizdeki
samimiyeti ve paylaşımı bularak başlamalı sonrasında etrafımızdan başlayarak
yaymalıyız.
Küresel vatandaşlık,
küresel samimiyet, küresel gönüllülük belki de en doğru tanımıyla insan olmak,
Tartışılmalı içeriği
doldurulmalı,
Toplumsal hafızada
yeniden işlenmeli.
Günlük konular,
Günübirlik siyasi
gündemler,
Söylendiği anın
ötesine geçemeyen sözler,
Ötekileştiren,
ayrıştıran sözcükler,
Yerini kalıcı
ve toplumsal birlikteliği güçlendirici,
Ortak yaşamın
kalitesini arttırıcı,
Birlikte çalışma
kültürüyle üretime yönlendirilmiş bir hikayeye dönüştürmeli…
Her sabah
uyanıp bugün iş bulabilecek miyim kaygısıyla günlerini geçiren,
Yaşamımı nasıl
idame ettireceğim diye düşünen gençliğin istihdam sorununu çözecek olan işte bu
samimiyet,
Gençlik kendini
yarına ertelemeyip bugünün dinamik bir unsuru olduğu vakit,
Üretimin bir
parçası olduğu vakit belki de yeniden canlanacak o beklenen ruh,
13 – 15 Eylül’de
Bursa’dan başlıyoruz,
Gençlikle gençliği
konuşmak,
Gençliğin dinamizmini
harekete geçirmek,
Gençliğin üretim
sürecinin dinamik bir parçası olmasını sağlamak için…
Başvurular yarın
başlıyor,
Farklılıkları zenginlik
olarak gören,
Ayrıştırmayan,
Ben, sen, o
demeden biz diyecek gençlerle bir araya geliyoruz,
Ne için mi?
Sadece samimiyeti
paylaşmak için,
Ve,
paylaştığımız samimiyeti gelecek nesillere bırakmak için…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder