Sanki hala devam ediyor
gibi…
Hiç bitmedi,
Hani zamanın içindeymişsin
gibi,
Travmaların ve korkunç bir
baskının sonucunu yaşayan bir asrın çocukları olarak,
Sanki hala kamp ateşinin
etrafındayız ve sandalyelerimizle yan yana geleceğe bakıyoruz gibi…
Hava soğukmuş,
Covid19 varmış,
Yağmur yağıyormuş,
Rüzgâr esiyormuş,
Bana ne diyen gençler…
4 aylık bebek Atlasko
kucağımda,
Gerçekleştirilen her
etkinlikte en önde kucağımda,
Ben olmadığımda annesinin
kucağında,
Büyük bir dikkatle
dinliyor,
Her cümleye aynı şekilde
başlıyorum,
Yunus Emre Yazarlık
Kampının tek amacı var Atlasko neslinin daha mutlu ve dünyayla rekabet
edebildiği bir hikayenin başlaması için farkındalık oluşturmak.
Zekasıyla beni şaşırtan,
Kaleminin dokunuşlarıyla,
Kurduğu cümlelerle beni
şaşırtan Emirhan çıkıyor karşıma,
Gözlerine bakıyorum,
Yaşadığı görme kaybının
özünde onun yaşamın en dinamik unsuru olmasının önünde hiçbir engel olmadığının
o yaşına rağmen farkında,
Verdiği emekle
akranlarının bir adım önüne geçebileceğinin bilincinde,
İlerliyorum kamp alanında
Fazlı dedikçe kızan Fazıl çıkıyor karşıma durmuyor,
Durduramıyorsun,
Hiperaktifliği ile baş
edemiyorsun,
Enerjisinin muhteşemliği
karşısında saygıyla eğilerek devam ediyorum yoluma,
Muhsin çıkıyor karşıma,
İlk karşılaştığımdaki
süreciyle bugünü arasındaki değişim ve dönüşümü izlediklerimden,
Her bir etkinliğe
geldiğinde üzerine bir şeyler koyarak gelişimine devam ediyor,
Sonra Sıla çıkıyor karşıma
ilk karşılaştığımda Mart ayında beni etkileyen Sıla,
Gençlik ve Spor Bakanının
karşısında gençliğin odağa alınması gerektiği ile ilgili her cümlesiyle adeta
iyi ki bu doğru insanı seçmişiz dedirtiyor,
Biraz ilerliyorum soğanın
içinde yumurta pişiren videosu ile başvuru yapan Hüseyin çıkıyor karşıma,
Çocuklar gibi şen,
Bugüne kadar neden bu kamplara,
Projelere katılmadım
bakışıyla bakıyor bana,
Sonra biraz daha ilerliyorum
Yasin çıkıyor karşıma,
Elinde fotoğraf makinesi,
Bir aşağı bir yukarı Kutluhan
ile birlikte her anı ölümsüzleştirmeye zamanın ötesine bir mesaj bırakmaya
çalışıyorlar…
Sonra biraz daha ilerliyorum
Türkolog kız çıkıyor karşıma,
Adı öyle kaldı,
Sena, kurduğu her bir
cümleyle kendisini yetiştirme sürecine dair kat ettiği yolu hissettiren duruşu
ile çıkıyor karşıma,
Sonra biraz daha
ilerliyorum,
Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinden gelen Zeynep, Nazan ve Ahmet çıkıyor karşıma,
Daha liseli gençler,
Ama kendisini yetiştirmek
için eğitime gönül vermişler,
Bizden olandan çıkarak
yola onlar da Aksaray’a gelmişler,
Sonra biraz daha devam
ediyorum Şeyma çıkıyor karşıma başlıyor Aksaray Gençlik Meclisini anlatmaya,
Sonra hava kararıyor,
Bulutlar gökyüzünü
kaplıyor,
Hafif biraz rüzgarla
birlikte bir bir konuşmacılarımız sahneye çıkmaya başlıyor,
Her akşam Sayın Valimiz
Hamza Abi bizimle,
Yanında ne koruma ne de şoför,
Gençlerden biri gibi
sokuluyor aramıza,
Mikrofondan konuşmak
yerine gençlerin arasından ortak oluyor sohbete,
Sonra herkes yorulunca,
Köşeye doğru gidiyorum
Belemir Teğmen köşeden bakıyor gençlere,
Sorunsuz bir şekilde
geçmesi için Jandarmalarımızla birlikte,
Hafiften biraz sohbet
ediyoruz,
Sonra devam ediyorum,
Kucağında Yaman Elif Nur
Kaymakam hazırladıkları lezzetli yemekler ve Aşıklı markasının üretken
kadınlarının gururunu anlatıyor gençlere,
Biraz ilerliyorum birlikte
iyi işler yapacağımıza inandığım Tohum Yetiştiricileri Alt Birliği Genel
Başkanı Hacı Ömer Abi çıkıyor karşıma,
Birlikte hayal ettiğimiz
modeli Tarım Bakan Yardımcımız Hadi Abi ve Aksaray Valimiz Hamza Abiyle
konuşuyor,
Bir modelden ötesiydi
Yunus Emre Yazarlık Kampı,
İlk defa Anadolu adlı
ortak coğrafyamızda kamp yapılmıyor,
Bizden öncesinde de
yapıldı,
Bizden sonrasında da
yapılmaya devam edecek,
Herkes bir bir kamp için
çağrıya çıkmaya başladı,
Neydi farklı olan biliyor
musunuz?
Yapmak için yapmadık,
Görüntü vermek gibi bir
derdimiz yoktu,
Ortak bir çabamız vardı,
Anadolu’nun düşünen,
sorgulayan ve üreten gençlerinin harekete geçmesini sağlamak,
Bu yüzden sürprizler hiç
bitmedi,
Bu yüzden program tam da
bitti otobüslere biniyoruz,
Dağılıyoruz dediğimiz anda
bu sefer Aksaray’ın motorsikletlileri Abdulkadir Ay’ın öncülüğünde gençlerle
hatıra fotoğrafı çektirmek için geldiler…
Dedim ya sabah 5.30 gibi
kalktım işe geldim,
Sonra kağıdın kaleme
dokunmasını yaşamadan güne başlayamadım,
Sanki hala o anın
içindeymişim gibi,
Bakalım bu hikayenin
verdiği haz ve motivasyon bize nasıl hikayeler yazdıracak,
Neler çıkaracağız ortaya…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder