Aksaray’ı duydunuz mu hiç?
Türkiye’nin en başarılı kamp modelini hayata
geçirdiğimiz şehri,
Kendi küçük ama potansiyeli büyük bir Anadolu
şehri,
Covid19’un en yoğun olduğu dönemde Vali
olarak atanan Hamza Aydoğdu Abinin şehre gelmesiyle birlikte,
Küçük bir şehir olmanın model olmaya engel
olmadığının farkına varmış bir şehir,
Pandeminin ortasında bir hayal kurduk tam
bundan 5 ay öncesinde,
Bu yıl Yunus Emre yılı ve Yunus’u anmak için her
yerde etkinlikler düzenlenecekti ama KOP olarak bizim bir farkımız olmalıydı,
Asli işimiz model üretmekti.
Aslında model bir tek bugünün değil yıllardır
gelen birikimin bir sonucuydu.
Valilik odasında bize ait olan Model önce bir
şehre sonra da ülkeye ait olmalıydı.
Salt kamu eliyle bunu yapmak mümkün değildi.
Bunun için gönüllülük ruhu gerekliydi,
Tam da bu noktada devreye işte gönüllülük
ruhuna sahip aktörler bir bir girdiler.
Biz, 120 kişi farklılıklarımızla Aksaray’a
Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden gidecektik.
Hiçbirinin siyasi görüşünü bilmediğim
gençlerin tamamını yaptıkları başvuruya göre belirledik.
Ayrışmanın bir anlamı yoktu.
Ayrıştıkça birliktelikten uzaklaşmak bizi
dünyanın gerisinde bırakıyordu.
Gelişmiş dünyayı yakalamak için siyaset üstü
bir şekilde farklılıkların buluşmasını sağlamak,
Adeta dünyaya ilk gelen insan gibi,
Doğanın en temiz ve dokunulmamış kalan
noktalarından biri olan Selime’de Çatlağın yerinde,
Yaprakhisar sınırları içerisinde,
Tellioğulları ile Seferoğulları arasındaki meselede
olduğu gibi Yeşil bir Vadi’de kendimiz için bir yaşam alanı oluşturduk.
Kültür ve Turizm Müdürlüğü, AFAD, İl Özel
İdare, Tarım İl Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü biz gönül vermişlerin yol
arkadaşıydı.
Covid19 sürecinde sürekli olarak ekonomik
tahribat ve sağlık dile getirilirken asıl sorun ülkenin eğitiminde oluşan
tahribattı.
Çünkü neredeyse 1 1.5 yıldır eğitim
sisteminden uzak olan bir nesil bundan 20 yıl sonra karşımıza nasıl bir
tahribatla çıkacaktı bunu düşünmek gerekiyordu.
Gündelik gündemin içinde herkesin dedikodu
kazanına çekildiği bir süreçte yok kardeşim,
Anadolu’ya inanan gençlerin dedikodu yapmak
yerine,
Şikayet etmek yerine,
Üretmek için hayal etmesi gerekiyordu,
Tam da bu yüzden sloganımız Üretmek İçin
Hayal Et oldu.
Onlar gelmeden bir hafta öncesinde alt yapıyı
oluşturmak,
Eksiklikleri görmek ve tamamlamak için
sahadaydık.
Gelene kadar bize ait olan kamp onlar
geldikten sonra hepimize ait olacaktı.
Sonra bir bir çıktılar yola,
Beni en çok üzen ise gelenler kadar gelmek
isteyip de gelemeyenler oldu.
Covid19 vardı ve bir risk alıyorduk,
Maske, temizlik ve sosyal mesafeye ne kadar
dikkat etsek de özlemiştik birbirimizi,
Belirli bir noktada eğitim için,
Üretmek için Covid’e de meydan okumak zorundaydık.
Hesap yapmadan çıktık yola,
Yolculukta şekillendi her şey,
Zaten hesap yapmak yerine yol yürürsek her
noktada bize destek olacak Hamza Abi vardı,
Tam da bu yüzden çok da hesaba gerek yoktu.
Normal de bir şehir de tek Vali olur,
Ama Aksaray’da durum hiç de öyle değil,
Her birey adeta bir Vali gibi sorumluluk
alması gerektiğinin farkında,
O özgüveni hissediyor herkes,
Sanırım olması gereken sağlanınca her şey
hayal ettiğimiz gibi gitti.
İlk gün rüzgarın esmesi,
Yağmurun yağması,
Çadırların uçacak gibi rüzgârın karşısında
bir kavak gibi eğilmesi ama bükülmemesi,
Yağan yağmurun küçük bir damla gibi bizi
ıslatması,
Yıldızlar geçidi gibiydi her şey,
7 eğitmen görev aldı süreçte,
10 kişilik bir koordinasyon ekibi,
Birbirinden kıymetli isimler,
Gençlerin eğlenirken öğrendiği,
Öğrenirken öğrettiği bir süreci yaşattık.
Mükemmel değildik,
Olmak zorunda da değildik,
Elbet eksikliklerimiz olacaktı ama biz 120
kişi bir araya gelince bütün eksiklikleri tamamlayacak potansiyele sahiptik,
Tam da öyle oldu.
Kampın koordinatörü olarak görev yaptım belki
ama her bir bireyin ayrı ayrı gönüllü olduğu bir süreci yaşadık hep birlikte,
Eskiden GAP Gençlik ve KOP Gençlik
Festivallerinin Genel Koordinatörlüğünü yaptığım dönemlerimi özlediğimi fark
ettim.
Serdar Tuncer,
Hakkı Alan,
İsmail Kılıçaslan,
İlber Ortaylı,
Mete Yarar,
Necdet Subaşı konuşmacılarımızdı…
Gençlik ve Spor Bakanımız Mehmet Kasapoğlu,
Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Mehmet Hadi
Tunç sürpriz ziyaretçilerimizdi.
5 gün nasıl geçti hiçbirimiz anlamadık,
Gülağaç Kaymakamlığı Aşıklı Kadın Kooperatifi
yemeklerimizi yapan taraftı,
Akşamları ise Aksaray Tarım Müdürü Bülent Abi
koordinasyonunda Ziraat Odası, Borsa, Birliklerimiz yemeğin yanında gençleri
ikramlarıyla yalnız bırakmayan aktörlerdi.
Aksaray Kültür Müdürü Mustafa Abi yol arkadaşımdı,
Sonra yolculuğa AFAD Müdürü Cezmi Abi dahil
oldu,
Yıllar öncesinden bugüne miras olan Çeto
Başkan ise her sağıma soluma baktığımda yanımda duruyordu.
Şimdi gelirken kafasında binlerce soru
işareti olan 120 genç,
Anadolu’nun dört bir yanına yayıldılar,
Gittikleri her yer de önce annelerine
babalarına sonra kardeşlerine ve arkadaşlarına kendi küçük ama potansiyeli çok
büyük Aksaray’ı anlatacaklar,
Üretmek için hayal edenlerin sayısının
artması için birer çoğaltıcı olacaklar…
Kucağımda oğlum Atlasko,
Yanımda eşim Ays,
Bizler ise kaldığımız yerden yeni modeller üretmek
için yolculuğumuza devam edeceğiz.
Biliyorum tıpkı 2010 yılında birilerinin Antep’te Shantel’in
ne işi var dediği gibi,
2021 yılında da Mete Yarar’ın, İlber Ortaylı’nın
orada ne işi var demeye devam edecek,
Kendi bir şey üretemeyen,
Takdir etmeyi bilmeyenler bunu dese de biz
Anadolu’nun farklılıklarıyla birbirine inanan gençleri olarak emek vermeye,
Hayal kurmaya,
Ve, hayallerimizin peşinden gitmeye devam
edeceğiz.
Hamza Abi;
İlk kitabımı yazdığımda ilk cümlem Ben,
tesadüflere inanıyorum, İslami açıdan da tevafuklara inanıyorum idi.
Tam da ümidin tükendiği noktada
karşılaştığımız insanlarla inancımız artıyor,
Bugün bu gençliğin inancı varsa,
Ve, küçük bir modeli ülke gündemine
sokabildiysek bunun tek nedeni senin verdiğin samimiyet Abi.
Gençler,
Yaşam mottom neydi,
Ben, unutulmamak için yaşayanlardanım,
Peki ya siz?
İşte bugünden sonra bunun kararını verecek
olan sizlersiniz…
Teşekkürler kendi küçük ama potansiyeli çok
ama çok büyük olan Aksaray,
Bize hissettirdiğin tüm duygular için
teşekkürler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder