12 Aralık 2016 Pazartesi

Bizim Anadolu Köyü; Göçeri...

Göçeri,

İşi olmayanın yolunun düşmeyeceği tam bir Anadolu köyü,

Benziyor Anadolu'nun köyleri birbirine hepsinde var ortaklık, bir köşede kendi halinde giden yolculuk hikayeleri var...

Önce irili ufaklı tepeleri bir bir aştık,

Sonra Hüyük'e vardık,

Her yerden yükseliyordu Sela sesleri,

Sonra vardık Göçeri'ye,

Üst üste koyulmuş taşlardan yapılmış evler,

Bomboş sokaklar,

Herkes toplanmış cennet yeşili evin önünde,

Kimseden çıkmıyor ses,

İçeride yaşlı bir dede oturuyor öylece Anadolu insanının erdemli duruşuyla,

Gelenlerin elini bir bir sıkıyor,

Sonra evin içinde bir amca söz alıp,

Bir gün önce aradı ve Ankara'yı özledim dediğini söyledi,

Sanırım bu sözcükler yıllarca gitmeyecek kulağımdan ve takip edecek beni öylece,

Gencecik bir insan,

Adı; Oğuzhan Duyar,

96 doğumlu daha 20 yaşında,

Polis,

Kanlı saldırıda hayatını kaybeden bir Anadolu aslanı,

Beklerken bir bir gelmeye başladı Anadolu insanları,

Birler bin oldu,

Binler on bin,

Ne adım atacak yer kaldı,

Ne de sığınabilecek bir köşe,

Saklanıp bir köşede üç beş damla gözyaşı akıtayım dedim,

Yok bulamadım,

Sonra herkes gibi akmaya başladı ortalık yerde gözyaşları...

Korkunç bir dönem,

Bir bir Anadolu'nun çocukları ölüyorlar,

Ve, gerilerinde gözyaşlarını yüreklerine akıtan insanlar bırakıyorlar,

Yedi başlı masal ejderhaları sarmışlar etrafımızı,

Bir bir alıp götürüyorlar içimizdeki Can'ları ve her seferinde daha fazla insanın canı yanıyor,

Cennet yeşili evin içinde bekliyorken dedesi,

Sessizliğin içinde göründü Oğuzhan,

Ve, o an bir anda sabah beri sessiz Göçeri bir anda feryada teslim oldu,

Kimse kimseyle göz göze gelmiyordu herkes başını öne eğmiş ağlıyordu...

Sonra dedesi indi cennet yeşili evin deniz mavisi korkuluklarla çevrilmiş merdivenlerinden,

O erdemli duruştan değişen hiçbir şey yoktu bir eve bakıyordu, bir Oğuzhan'a,

Sanırım torunuyla geçirdiği zamanların birbir hepsini gözünün önünden geçiriyordu...

Tanımıyordum Oğuzhan'ı belki şehit olmasa hiç varlığından bile haberdar olmayacaktım,

Aslında sende tanımıyorsun,

Hiçbirimiz tanımıyorduk,

Bugün tanıştık,

Sanki yıllardır tanıyormuş gibi,

Bekledik, karışıldık,

Ve, sonra uğurladık...

Sonuç; Anadolu'nun köyleri birbirine çok benziyor, hangi coğrafyaya giderseniz gidin bu ülkede bu duyguların aynısını yaşarsınız... Oğuzhanların ismi değişir, Ahmet, Mehmet, Mustafa olur ama hissettirdikleri değişmez... Ana her yerde ana, baba her yerde baba, evlat her yerde evlat... 

Gün boyu kalbimden, zihnimden geçen ve dilimden dökülen hep aynıydı bu ülkede, bu coğrafyada gencecik masum bizim Anadolu çocuklarının ölümüne neden olan kim varsa, savaşı ölümleri kim planlıyor ve neden oluyorsa Hak helak etsinde Anadolu çocukları olarak zaten öleceğimiz bir dünyada bize ait zamanı böyle acılarla geçirmeyelim...

İnsan; kıymetli, çok kıymetli bir varlık ve insanın insanlığının kıymetini bilmesi gerek...

Böyle işte karmaşık bir psikolojiyle geçen bir günün ardından düştük yola istikamet bizim anadolu köyü Göçeri'den Ankara'ya...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder