23 Temmuz 2022 Cumartesi

Elma düştüğü için Newton yer çekimini bulmadı. Newton bulmak istediği için elma düştü.

Newton;





Başına düşen elma ile mi yer çekimini buldu?


Sanmıyorum!


Newton 1643 yılında doğumundan tam 44 yıl sonra,


Yani tarih 1687 yılını gösterdiğinde yer çekimini buldu.


44 yıllık bir yaşam döngüsünün içinde bitmek bilmeyen bir arzu ve istekle aradı,


İstedi!


Ve, en sonunda istek ve arzusunun karşılığı olarak elmanın düşüşü gerçekleşti.


Newton sadece yer çekimini değil çekim kanunun somutlaşmasını sağlayarak tarihe not düştü.


Evet;


Fizikçi, Matematikçi, Gökbilimci, Filozoftu ama 44 yıllık bir birimin özünde yatan zihninin frekanslarının çekim kanunu olduğunu biliyordu,


Ve, yer çekimi kanunuyla bildiğini kanıtlamıştı.


Dünyada yaşayan insan sayısı kadar düşünce gücü var.


Bir bakıma frekans var. Frekanslarımız aracılığıyla çekim gücümüzü kullanırız.


Büyüklerimizden duyduğumuz;


Kötüyü çağırma! Cümlesi öylesine bir söz değildir aslında.


Zihin oluşturduğu sinyaller aracılığıyla kötüyü çağırma özelliğine sahiptir.


Yaratılmışların tümünden insanı ayıran temel özelliği frekans oluşturabilme ve bu frekansı sinyale dönüştürüp evrene iletme ve evrenden çekim yasası ile dönüşü sağlayabilmesidir.


Evlendiğimiz günden itibaren yurt dışına taşınmak istedik.


Aslında isteğimizin karşılık bulması için sürekli araştırmalar yaptık.


İki seçenek vardı önümüzde ya gelişmiş dünyadaki farklılıklara saygıyı, zenginliği, özgür düşünceyi, birlikte çalışma kültürünü, hayal etmeyi, bilimi, teknolojiye karşı ar-ge’yi bulunduğumuz coğrafyaya getirerek o hayatı yaşayacaktık ya da biz gidecektik.


Tanışıp, evlenmeden önceki kısmı söylemiyorum,


Ama evlendikten sonra bunun mücadelesini veren sadece düşüncede kalmayan uygulamaya dönüşmüş,


Hesapsız kitapsız birçok adımı peşi sıra attık.


Bir duruş belirleyerek değişim ve dönüşümün çekimini sağlamaya çalıştık,


Bir noktadan sonra düşünce gücümüzün oluşturduğu frekans ve sinyallerle çağrımız bizi yurt dışındaki sürece taşıdı.


İnsan muhteşem bir mıknatıs,


Ve, bu mıknatıs hayal edebileceğiniz her şeyi çekebilme özelliğine sahip.


Dua nedir mesela?


Neden dua ederiz?


Çünkü isteriz, 


İsteğimizin karşılık bulacağına inanırız.


Tam da bu yüzden dualarımız kabul olur İnşallah deriz.


Zihnin oluşturduğu frekanstan hareketle sinyalleri gerçekçi ve samimi bir şekilde gönderdiğimizde çekmek istediğimizi buluyor ve bize getiriyor.


Isaac Newton çekim yasasının adını neredeyse 4 asır önce koydu.


Bilinmeyen bir zamandan beridir zaten insan bunu kullanıyordu


Tanımadığınız insanlarla ortak frekansta buluşup benzer sinyaller gönderdiğinizde çekim gücünü arttırıyorsunuz.


Hani bazen tam zihninizden birini düşünürken o an telefonunuza mesaj geliyor ya da arama alıyorsunuz,


Sokakta yürürken bir anda o insanla karşılaşıyorsunuz,


Ya da tam bir şey düşünürken yanınızdaki kişi aynı konuda sizin düşündüğünüzü söyleyince tüyleriniz diken diken oluyor ya işte tam da bunun nedeni aynı frekansa geçip birbirinize sinyaller göndererek o an zaten konuşuyor olmanız.


Neden kötü olan her şey beni buluyor!


Çünkü kötü olanı çağırıyorsun ve bilinçli bilinçsiz istek mekanizmanı bunun üzerine inşa etmişsin.


Kendisine ayrılan zaman dilimini doğru kullanan ve mutluluk ile başarıyı yakalayan insanların ortak özelliği düşüncenin çekim gücüne yön vermeleridir.


Son dönemde uzaydaki yaşama dair gelişmeleri ve uzayın derinliklerindeki gizemin keşfine dair süreçleri takip ediyor musunuz?


Bunun temel nedeni birbirine benzemeyen insanların düşünce frekanslarını birleştirerek merak ettiklerine dair ortak sinyaller göndererek emek vermeleri. 


Webb zaman aracı kim bilir bilinmeyene dair daha ne tür keşifler sundu ve sunmaya devam edecek.


Ama emin olun bugün olmasa da yarın içimizden birileri veya bizim yetiştirdiğimiz nesiller uzayın bildiğimiz ya da keşfedemediğimiz noktalarında yaşam alanları oluşturacaklar. Belki bu yeni bir gezegen olacak, belki yeni bir galaksi, belki de yapay bir yaşam alanı ama bunu başaracak olan çekim frekansı her geçen gün yeni beyinlerin dahil olmasıyla güçlenerek yoluna devam ediyor.


Kendini tanımak ve keşfetmekle başlıyor her şey.


Yapabileceklerinin farkında olmak,


İstemek,


Hayal etmek,


Doğru frekansı yakalamak,


Ve, doğru sinyallerle keşfettiğin senin üzerine gitmek.


Bunu yapabilen insanlar kontrolü ellerine alırken,


Geriye kalanlar sadece bu kontrollü dünyanın içinde yaşıyorlar.


Kendinin farkına ol ve ne istediğini bilerek yaşa.


Elma düştüğü için Newton yer çekimini bulmadı.


Newton bulmak istediği için elma düştü. 


Her birimizin yaşamdaki rolünü salt fiziksel varlığımız belirlemiyor eş zamanlı olarak zihinsel dünyamızdaki hakimiyetimizle yol kat ediyoruz.


Bize çarpan arabayı da biz çekiyoruz,

Yere düşen çocuğumuzun ağlamasını da,


İşlerimizin düzgün gitmemesini de,


Yaşamımızdaki arayışlarımızın karşılık bulmamasını da,


Kendimize en büyük iyiliği yapan da en büyük zararı veren de bizden başkası değil.


Gelelim Atlasko’ya,


Tam da bunun için bugün buradayız,


Benden daha erken bir zaman diliminde ne istediğini,


Doğru frekansları bulup doğru sinyalleri gönderebilen,


Ve, isteklerine doğru karşılık bulan bir çocuk yetiştirmek için.


Newton 1727 yılında yaşama veda etti.


Ama hala elma düştüğü için yer çekimini bulduğuna inanmak ya da kendi çekim gücünün elmayı düşürdüğünden emin olmak.


Tercih sizin!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder