Covid19
başladığından bu yana şehrin içinde kaybolmayalı epey bir zaman oldu,
Mahalle
aralarından başlayarak en kalabalıkların içine doğru yürümeyeli,
İki
gündür aşı sonrası oluşan antikorun da verdiği güvenle arka sokaklardan
başlayarak,
Birkaç
insanın görüldüğü mahalle aralarından kalabalıkların içine doğru yürüyorum,
Tam
bir Netflix dizisi gibi sokaklar. Yüzünde maske olan insanların arasında
gezinirken endişeli bakışları maskelerin üzerindeki gözlerin derinliklerinde görüyorum.
Eskisi
gibi değil; sokaklar, caddeler, mahalleler.
Bize
ait olan hayat bir anda geride kaldı.
Yürürken
birinin kalkmasını fırsat bilerek oturuyorum boşalan banka.
Aralarında
gezindiğim insanlar şimdi bir bir yanımdan geçiyorlar.
Çocukluğuma
gidiyorum o an,
Sanki
bir anda zaman tünelinin içine giriyorum.
Küçük
Anadolu şehirlerinin ortak özelliği miydi o dönemde bilmiyorum.
Şehrin
sokaklarında gezen insanların her biri sima olarak birbirini tanır,
İsmen
bilmese de tanıdık simaların birbirlerine verdikleri selamları hatırlıyorum.
Tanışmaya
gerek yoktu şehirlerin ruhunda var olan özündeki samimiyet ruhuyla herkes
tanıdıktı.
Yol
boyu yürürken insanların yüzündeki tebessümle size baktıklarını,
Tebessümün
içinde bir de selam veren bakışlarının derinliklerindeki tanışıklık duygusu
güvensizliğin olduğu ortamlarda bile kendinizi güvende hissetmenizi sağlıyordu.
İrkiliyorum,
Zaman
tünelindeki yolcuğum keskin bıçak darbesi gibi bitiyor,
Oturduğum
bankta buluyorum kendimi,
Önümden
geçen insanlar,
Birbirlerinin
gözlerine bakmaktan çekinenler,
Adeta
karşısındaki yürüyenlerin arasından sıyrılırcasına hızla atılan adımlar,
Şehirlerin
insan profili bizim çocukluğumuzdan bu yana çok değişti,
Değişim
beraberinde güvensizlikle birlikte samimiyetsizlik getirdi.
Tanışık
insanlar bile artık tanışmıyormuşçasına birbirinden uzak,
Bizden
olmayanlar ve var olan ruhun içine bilinçsizce taşınan insanlar tutmuşlar köşe
başlarını,
Göçmenler
diyoruz bunlara,
Yaşadıkları
coğrafyalarda yaşanan insanlık dışı görüntüler sonrasında belki de kendi
tanışıklıklarını terk etmek zorunda kalan insanların bozduğu bir ahenkte
üzerine eklenince herkes birbirinden daha fazla uzak,
Samimiyet
havasıdır şehirleri ayakta tutan,
Tanışıklık
duygusudur güven veren,
Gözlerin
derinliklerindeki tebessümle karışık selamlaşmadır mutluluğu ve paylaşımı
arttıran,
İnsanı
diğer varlıklardan ayıran da tam olarak budur.
Anadolu’nun
samimiyet ve toplumsal tanışıklığı attırma Eylem Planına ihtiyacı var.
Anne
ve babalar değişimin olumsuz etkilerini gördükleri için kapalı kutu yaşamın
içine çekiyorlar çocukları,
Sokakları,
Caddeleri,
Mahalleleri
bilmeden insanlara karşı tedirgin olan çocuklar yetişiyor.
Toplumsal
birlikteliğe en büyük zararı bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde veriyoruz.
Genç
Kardeşim!
Sokağa
çıktığında hiç tanımadığın insanlarla selamlaşmaktan çekinme,
İnsanların
arasından sıyrılarak kaçar adım geçme,
Geçen
insanların her birinin senden olduğunun ve gözbebeklerinin derinliklerindeki
kaçışın içine tanışıklığı yerleştirmek adına gülümseyerek selam vermekten endişe
etme,
Yola
gördüğün insanların yaşı kaç olursa olsun bir selamı çok görüp uzaklaşma,
Her
bir insanın yalnızlığının içinde bir sohbet etme arzusu vardır. Bunun ortaya
çıkması için adım atması gerekenin sen olduğunu unutma her zaman karşıdan bekleme.
Yaşadığın
şehrin insan profilini zihnine kazı,
İsmini
bilmesen de olur zihinsel bir tanışıklık oluştur.
Kontrolsüz
bir şekilde sana dahil edilenlerin yaşamanın mevcut şartlarda bir parçası
olduğunu kabullen,
Çözüm
gelene kadar o insanlarında tanışıklık sürecine dahil olmasının hissedeceğin
güveni arttıracağını unutma,
Toplumsal
sorunların sende oluşturduğu kaçış duygusunun bir tek sana ait olduğunu
düşünerek umutsuzluğa kapılma,
Seninle
birlikte etrafındakilerin her birinin ortak sorunu,
Kaçışı
durdurmak ve çözüme ulaşmak için paylaşımın olmazsa olmaz olduğunu ve
paylaşımın senden başlamazsa hiçbir zaman gelmeyeceğinin farkında ol.
Uzaklaştıran
ve ötekileştiren dillerin amacının sadece kendi güvenli alanını korumak
olduğunu bil.
Etrafı
korunan alanın özünde güvenli olmadığını birlikteliğin gerçek güveni
sağlayacağının uyanışını yaşa.
Asırlar
öncesinden Gelin Tanış olalım İşi Kolay Kılalım diyen Yunus’un özünde kastının
işi kolay kılmak için tanışmak olduğunu unutma.
Banktan
kalkıyorum,
İki
elim üzerimdeki montun cebinde,
Yüzündeki
maskeyle sadece ağzını ve burnunu değil aynı zamanda gözlerini de kapatan
insanların arasından geçerken bakmaya çalışıyorum,
Yok
olmuyor,
Maskelerin
her biri gözleri de kapatmış,
Ve,
covid19 bittiğinde ağızları ve burunları kapatan maskeyi çıkaracağız,
Peki
ya gözlerdeki maskeler ne olacak diye düşünerek,
Bilmediğim
sokakların arasına doğru yürüyorum.
İskemlesiyle
evinin önünde geçmişin ruhunu yansıtan dedenin yanından geçerken çakıyorum
selamı,
Sanki
bu anı bekliyormuş gibi başlıyor sohbet,
Eskinin
eskisinin hala gözleri açıkken,
Yeninin
yenisinin gözlerinin kapanmasının sorumluluğunu kim üstlenecek bilmiyorum,
Çözüm
ise hepimize ait ve çok net:
Gelin
Tanış Olalım İşi Kolay Kılalım.
Ne
varsa birlikte aşalım,
Ama
şu Ben, Ben diyerek kendi güvenli alanını korumaya çalışanların her birinin
güvenli alanlarının önce güvenli olmadığının farkında olalım!
Öyle
işte,
Yürümeye
devam ederken,
Telefonun
ekranından yazdım bu cümleleri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder