5 Kasım 2019 Salı

Kendini aramak...



 Her gün biraz daha uzaklaşıyorum “ben” egosuyla yaşayan insanlardan,
Eksiltiyorum insanların sayısını etrafımdaki,
Korkmuyorum yalnız kalmaktan,
Saçma dünyaların içine girmektense,
Kendim olup yalnızlaşmak bile daha mantıklı geliyor,
İnsanların nasıl bildiğini önemsemiyorum,
Rab nasıl biliyor tek taktığım o,
Hani yarattığım Ahmet yarattığıma değdi mi yoksa değmedi mi,
Sonuçta en kötü insanın bile cenazesinde iyi bilirdik diyor insanlar,
Radikal olmadığım vakit kaybedeceğimi ve hiç istemediğim dünyaların içine gireceğimi biliyorum,
Bunun için gerek yok öyle eğilip bükülmeye,
Kendinden uzaklaşmaya,
Çok uzun yaşayacağımı hiç düşünmedim,
Çünkü ölümün yaş ayırt etmediğini hep gördüm,
Küçük Aylan Bebeği de buldu.
Manastırdaki Bahe amcayı da ama hep buldu,
Devam da edecek bulmaya,
Peki yani beni bu yaşıma kadar müsaade ettiği için şükür halindeyim,
Peki yarın gerek var mı benzemeye ya da benzetmeye çalışmaya,
İnan yok,
Özgürlük insanın ruhunda,
Kendini bulmadan özgür olamaz insan,
Kendini bulamadan ayrılan milyonlarla yaşıyoruz,
Kendimi buldum mu,
Yunus Emre gibi ben bilmem diyorum bu soruya,
Ama aradığımı biliyorum çok uzun zamandır,
Yalnızlıktan,
Yalnızlaşmaktan korkmuyorum,
Benzemekten korkuyorum sadece, Kendim olamayıp benzemek,
Kime mi,
İşte önce kendine sonra etrafına bakınca anlıyor insan,.
Hakkı unutmuş hakkı yaşadığını düşünen ama batılın içinde kaybolmuşları gördükçe böyle düşünüyorum,
New York’ta bir otobüsteyim,
Her renkten insan var etrafımda,
Hiç bakmıyorum sağıma soluma,
Kimsenin dünyası ile değil kendi dünyamla ilgileniyorum,
Ilgilenme kimseyle ve kimsenin dünyasıyla sadece kendinle ve kendi dünyanla ilgilen,
Biliyorum radikal bir şekilde yürümeye devam edeceğim,
Sonunda olmayacak pişmanlıklarım çünkü hepsi en nihayetinde benim kararlarım olacak,
Yalnızlaşmaktan değil kendimden uzaklaşmaktan korkuyorum,
Ve, gidiyorum öylece,
Yanımda eşimle,
Giriyorum her yerde dua ile sığınağa…
Gündüz çıkarken yazmıştım buraya kadar,
Saat gece yarısını buldu,
24 bin adım atmışım neredeyse,
Yorulmadan atılan adımlar,
Aslında normalde asla yürümeyeceğim adımlar olsa da eğer bulunduğun yer yürütüyorsa yürüyorsun işte,
Yaşamda böyle bir şey,
Hayallerin varsa gidiyorsun peşinden,
Ama yoksa ne olursa olsun yürütmüyor seni zaman,
Paylaşmayı seven insanlar oldukça etrafımda mutlu oluyorum, Zamana anlam katmak istiyorsan,
Bileceksin paylaşmayı,
Paylaştığın vakit sana ait olan senin dışındakine de ait olmaya başlıyor işte o vakit anlamlanıyorsun,
Biliyorum mutsuz olan insanların ortak sorusu neden?
Basit aslında cevabı kendini bulamamış olmak,
Kendini aramayanın bulabilme imkanı yoktur,
Sen hiç kendini aradın mı,
Megapol bir şehrin içinde her ırktan insan arasında kendimi arıyorum,
Sabah çıkarken yazmıştım sanırım kendime en zor tarafım radikal bir şekilde vazgeçebilmem,
Yine vazgeçilerim var,
Ve, yine bir yolculuk halindeyim,
Gidiyorum gündüz gece,
Uzun ince bir yolda… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder