25 Aralık 2019 Çarşamba

2020 için kendine bir hediye ver...


Birkaç gün kaldı,

Birkaç soluk alacağız,

Sonrasında ömürden bir yıl daha geride kalacak,

Sürekli büyümeye çalışılan yıllardan,

Büyümemek için direndiğimiz yıllara geldik,

Zaman nasıl geçiyor anlamıyor insan,

Daha dün ilkokulda sırada otururken,

Ortaokulda bahçede top peşinde koşarken,

Lisede memleketteki köprüden yürürken,

Üniversitede inandıklarımızı ortaya koyarken,

GAP’ta geçen 5 yıl,

Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçen 4 yıl,

KOP İdaresinde geçen 3 yıl,

Yıl 2003’tü Türkiye’nin ilk Ulusal Ajans Projesini yazdığımızda,

Yıl olmuş 2019,

Ve, birkaç gün kaldı,

Birkaç soluk sonrasında yıl dönecek 2020’ye,

Çok uzunmuş gibi gördüğün,

Bir an önce büyümeye çalıştığın yıllar su gibi akıp gidiyor,

Sonrasında büyümemek için direnmeye başlıyorsun,

Korkunç bir asrın çocuklarıyız,

Zamanın yönetimini kontrol edemeyen bir asrın çocukları,

Bizden sonrakilere en korkunç mirasımız daha fazla kontrol edilemeyen bir zaman yönetimi olacak,

Geldik,

Gidiyoruz,

Gelecekler,

Gidecekler,

Ve, yıllar birbirini takip etmeye devam edecek,

Gözlerimizi yumacağız,

Sonra açtığımızda zaman bir anda bizi bir yıl sonrasına atacak,

Birkaç gün,

Birkaç soluk olmuş,

Hatırlıyor musun 10 yıl önce neredeydin?

Nasıl geçti bu 10 yıl,

Ya da boş ver 10 yılı 5 yıl önce neredeydin?

Ne sen zamana hükmedebiliyorsun,

Ne de ben,

Kendi ürettiğimiz büyülü araçlarla zamanımızı teslim ediyoruz bizim dışımızdakine,

Ve, içini bile dolduramadan zamanın geldik gidiyoruz işte,

Gitme vakti geldiğinde de hiçbir şey yapmamış gibi hissedilen bir duygu,

Ertelemek korkunç bir süreç,

Sana ait olan zamanı yaşamamak ve gelecekteki zamandan beklenti içinde olmak,

Sadece elinde şu an varken,

Hep bir umut gelecek olan daha iyiyi getirecek demek,

Başkalarının sana verdiği umudu yeşertmek,

Ve, başkalarının umuduna emek vermek,

Peki ya senin umutların?

Neden bu beklemek,

Neden ertelemek…

Geldi 2020 çalıyor kapıyı,

Birkaç güne gireceğiz içeri kapısından,

Bize ne getirecek hiç birimiz bilmiyoruz,

Nasıl geçecek bilmiyoruz,

Umutlarımız var her birimizin,

İyi dileklerimizi ileteceğiz birbirimize,

Kutlayacak bazıları da,

Ama gireceğiz kapısından içeri her birimiz nefes yeterse eğer içeri,

Birkaç gün kalmışken,

Zamanı kontrol altına alabilmek adına,

Sorgulamak lazım;

Ertelenenleri,

Yaşananları,

Yapılanları,

Yapılmayanları,

Yapılmak istenenleri,

Ne varsa başlamak lazım geçmişten bugüne beyaz bir kağıtta kalemle buluşturmaya,

Hediyeler alınır,

Beklenir ya yeni yıla girerken,

Sen, hiç kendine hediye verdin mi?

Vermedin!

Vermediğin içinde hep içinde olduğun zamanın ötesinde aradın mutluluğu,

Kendine bir hediye ver,

Al kağıdı kalemi eline,

Geçmişini kendin bir süzgeçten geçir,

Şöyle bir kendine kendinin dışından bir bak,

Nasıl bir tablo göreceksin bilmiyorum,

Ama bildiğim en kötü tablo bile,

İçinde bulunduğun zamanın kıymetini anlamanı sağlayacak,

Ve, yeni yılın en büyük hediyesini kendi kendine vereceksin,

Ve, emin ol dün olduğundan,

Bugün olduğundan çok daha güçlü bir şekilde 2020’ye gireceksin,

Zamana ve çağın büyüsüne teslim olursan,

Ne 2020’ye girmenin bir anlamı var senin için,

Ne de 2040 geldiğinde farkında olacaksın zamanın nasıl geçtiğinin,

Birkaç gün kaldı 2020’ye,

Kendi hiçliğimde hiçliğimi sorguluyorum,

Zamansız gidenleri anıyorum,

Zamana sığdırdıklarımıza bakıyorum,

Sonrasında geçmişten bugüne geçen zamanın içindeki ben’e bakıyorum,

Peki ya sen ne yapıyorsun?

Kutlamayı mı bekliyorsun yoksa gelecekteki kutlamanın hayalini mi kuruyorsun,

Öyle ise kendini kandırıyorsun,

Bu yıl kendinle hediyeleş,

Ve, kendine kendi zamanının değerlendirmesini hediye et…



14 Aralık 2019 Cumartesi

Tank Palet Fabrikası ve Ethem Sancak...


Tank Palet Fabrikası ve Ethem Sancak,

Önceki akşam kanalları gezinirken Habertürk ekranlarında bir tartışma programı ve programa telefonla bağlanan geçen ay birlikte olduğumuz,

Birkaç gün sonra yeniden gençlerle birlikte buluşacağımız Ethem Sancak vardı.

Aylardır ülke gündemini meşgul ediyor tank palet fabrikası.

Dünya Bilgi Ekonomisi sürecini yaşıyor,

Bende bir bilgi var bunu benden başkası düşünemez dediğiniz de o vakit bilgi ekonomisinden kopmaya başlıyorsunuz,

Yani bilgi sadece sizde saklı kalmıyor,

Sizin ulaştığınız tüm bilgiye sizden farklı bir coğrafyada habersizde olsalar,

İnsanlar emek vererek,

Teknolojiyi ve araçlarını kullanarak ulaşabiliyorlar,

Bilgi ekonomisini elinde bulunduranların özelliği de hiçbir vakit bilgiye ulaştık dememeleri,

Bunu dedikleri vakit zaten bilgi ekonomisi el değiştiriyor,

Türkiye olarak bilgi ekonomisinden pay alamamamızın temel nedeni,

Klasik tabirle hiçbir zaman dış güçler olmadı,

Biz, bize yetiyoruz,

İçimizden biri bilgi ekonomisi sürecine katkı sunmaya başladığı vakit,

Ne yol kat edebiliyoruz,

Ne yol gidebiliyoruz,

Ne de yaşadığımız coğrafyanın ekonomisini büyütebiliyoruz,

Tarım ekonomisi önceliğimiz çünkü kendi kendimize yeterek dışa bağımlılığı azaltmalıyız,

Ama kişi başına düşen milli geliri gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkarmak için bilgi ekonomisinin parçası olmak zorundayız,

Tank paleti verdin,

Vermedin,

Verirsin,

Veremezsin,

Bunu tartışmak bizi bilgi ekonomisinin bir parçası yapıyor mu?

Biz, bunları tartışırken bilgi ekonomisini elinde bulunduranlar daha çok güçleniyor,

Bana versinler ben yatırımcı bulurum demek nasıl bir yaklaşımdır düşünüyorum,

Oraya kaynak ayıranlar başka bir fabrika kursunlar onlar da oradan memleketin bilgi ekonomisine katkıda bulunsunlar,

Bunu neden diyemiyoruz?

Çünkü siyaset mekanizmasının asli rolü yaşadığımız coğrafyada toplumsal refahın güçlenmesi değil,

İnsanlar ihtiyaç sahibi olacak ki,

Malzeme olacak,

Boşluklar kullanılacak,

Ve, oy toplanmaya çalışılacak,

Bu siyaset anlayışı daha ne kadar gider bilmiyorum,

Ama yeni nesilleri bu yaklaşımla ikna etmek çok zor,

86’da doğdum,

Aradan geçen yıllara baktığımda,

Korkunç bir tablo görüyorum,

Şimdi bu tablo daha korkunç bir hal almaya başlıyor,

Mesele benim toplumsal olarak güçlenmem,

Küresel sermayeden daha çok pay almam,

Kişi başına düşen milli geliri arttırmam,

Türkiyeli gençlerin dünya gençleriyle rekabet ederek üretmesini sağlamam,
Tank palet fabrikasının verilmesi sorun olmamalı,

Sorun ülkeye katma değer üretmediği vakit oluşmalı,

Ethem Sancak televizyondaydı,

Söylenenler,

Söyledikleri her şey bir yana,

Bu konunun muhatabı benim bir çağırın bende konuşayım diyordu,

Korkunç bir durumdu,

Gündelik siyaset, ülkeyi ilerletmeme çabası adeta bir kez daha gözleri kapatıyordu,

Acaba Ethem Sancak talip olmadan önce biri gidip tank palet fabrikasını ben istiyorum diye bir başvuru yapmış mıydı?

Bilgi ekonomisi gelişmiş ülkelerin diğer ülkelerle arasındaki gelişmişlik farkını ve refah düzeyini her geçen gün arttırıyor,

Türkiye olarak birbirimizle uğraşmayı bırakıp pastadan pay almaya başlamazsak, birbirimizi yemeye devam edersek,

Daha da kötüsü beni seçmenin gözündeki yerimi korumalıyım yaklaşımıyla ya da bana oy verilsin bakış açısıyla hareket etmeye devam edersek,

Yaşadığımız coğrafyaya yazık ederiz,

17 – 20 Aralık’ta Konya’da Küresel Vatandaşlık zirvesinde vicdan temasıyla buluyoruz,

Gayemiz vicdanları harekete geçirirken,

Bilgi ekonomisinin, teknolojinin vicdan sahibi ellerde güçlenmesi,

Türkiye olarak vicdanımız olduğu kadar bilgi ekonomisinde pay sahibi olmazsak,

O vakit yaşanan ölümler karşısında hiçbir şey yapamadan sadece sessizce izleriz,

Bize kurdurulmak istenen hayalle yaşamak istediğimiz aynı mı yoksa farklı mı?

Sorunun cevabı önümüzü açacak…

İyi akşamlar
Ahmet K.