1 Aralık 2019 Pazar

Ben, kimim?


Ben, kimim?

Soramaz insan bu soruyu kendine,

Cesaret edemez,

Sorduğu vakit özünde bir hiç olduğunu görmekten korkar,

Sormadan soruyu kapılır egosuna ve devam eder mükemmeliyetçi bir şekilde yaşamını yaşamaya,

Peki ya durum gerçekten böyle midir?

Kendisini dev aynasında gören yığınların arasında her gün güne başlıyoruz,

Sonra gün bitiyor,

Ve, ertesi gün kaldığımız yerden devam ediyoruz,

Korkunç bir ego ve kibir savaşı içerisinde insanoğlu,

Bu çağında bir adı konsa sanırım bencillik çağı olurdu,

Hızla gelişen teknoloji özelikle 2000 yılından sonra kazandığı ivmeyle insanlar arasındaki bağlantıyı güçlendirdi,

Uzaklar yakın oldu,

En uzaktakine bile ulaşabilme, ulaştırabilme imkanı elde ettik.

Bağlantı güçlenirken insanlar arasındaki bağ azaldı,

Tam tersi bir yönde uzaklar yakınlaşırken yakınlar uzaklaşmaya başladı,

Aynı evde yaşadığın annen, baban, kardeşin, yan tarafta yaşayan komşun, hemen arka apartmanda yaşayan teyzen, dayın, bir arka sokakta yaşayan anneannen, deden,

Bağın her geçen gün daha çok kopuyor,

Bağlantın güçlenirken yalnızlaşıyor,

Kendinle baş başa kalıyorsun,

Ben, kimim?

Bu soruyu kendine soramıyorsun,

Soramadığın içinde kendini tanımıyorsun,

Kendisini tanıyamadan yaşamın içerisinde soluk alan ve sonrasında da yaşamdan ayrılan insanlarla birlikte yaşıyoruz,

Yaşama gelişin iki amacı var;

Biri bu dünyayı inşa etmek,

Diğeri ise bu dünyadan kıyamet sonrasındaki yaşamını inşa etmek,

İnsana verilmiş iki inşa süreci var ve ikisini de şu an üzerinde olduğumuz dünyadan gerçekleştirebiliyoruz,

Peki ya şu an yaşamda olamayanlar,

Binlerce yıldır insanlığın yaşadığı ortak bir son var,

Ve, bu hiç değişmiyor,

Her insanın daha doğarken bir garanti belgesi var,

Biz, o süreyi bilmesek de vakit geldiğinde ansızın veda ediyoruz yaşama,

Güzel olan da bu değil mi zaten,

Gideceğini bileceksin,

Ama ne zaman olduğunu bilmeyeceksin,

İşte bu insana inşa için müthiş bir enerji,

Müthiş bir çaba vermesi gereken bir süreçken,

Tam tersine kendini bile tanımadan yaşamdan ayrılan insanların arasında soluk alıyoruz.

Şu an fırsat verilse sanırım toprağın altındakiler ilk olarak “ben, kimim?” sorusuyla başlarlardı yaşamlarına,

Şu an toprağın üzerinde olanlar da toprağın altına bırakıldıklarında da aynı soruyu keşke sorsak diyecekler,

Ben, kimim sorusunun cevabı yaşamı anlamanın en doğru yoluna ulaştırır,

Kendisini tanıyamayan doğruyu bulamaz,

Bugün hala fırsat varken elinde,

Kendine sor,

Ben, kimim?

Bil ki bu fırsat ebedi bir şekilde elinde olmayacak,

Sormadığın her gün de yarın avuçlarından gitmiş olacak,

Yaşamı anlamlandırmak,

Ve, anlamı hissederek yaşamak için kendini tanımak ilk adım,

Devamı mı,

Zaten kendini tanıdığın vakit devamında gideceğin yolları da bulacaksın,

Ben, kimim?

İyi akşamlar
Ahmet K.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder