11 Ağustos 2022 Perşembe

Beyin Göçü

Beyin Göçü


İlk defa 1962 yılında Kanada’ya göçü tanımlamak için Royal Society tarafından kullanıldı.


Peki nedir bu beyin göçü?


İnsan dediğimiz varlık en büyük gücünü beyninden alıyor.


Beynin sınırlarını zorladıkça,


Belleğin etkinliğini arttırdıkça aslında yaşadığı dünyayı, galaksiyi ve evreni anlamlandırma süreci başlıyor.


Beynin en büyük besleyicisi ise; özgürlüktür.


Özgür düşünemeyen bir beyin körelmeye,


Üretememeye,


Ve, en önemlisi kullanılmamaya mahkumdur.


Bir insanı alın yaşadığı coğrafyada zihinsel olarak baskılayın; her ne kadar istediği gibi hareket edebilse de, gökyüzüne baksa da, soluk alırken ormanın derinliklerinde asırlık çınarların arasında yürüse de özgür değildir. 


Özgür düşünemez.


Bir insanı alın koca bir ömrünü tek bir hücrede yaşayacak bir hikayenin içine sokun baskılamayın yine de özgür düşünür.


Yani beynin baskı algısı kritik bir eşiktir.


Eşik geçildiği anda beyin üretimden kopar ve kendini tekrar ederek,


Bunalımı yaşadığı bir sürecin içine sürüklenir.


Adı her ne kadar Beyin Göçü olarak 1962 yılında konulmuş olsa da insanlığın ilk döneminden itibaren düşünceyi özgürleştirmek isteyenlerin hareketliliği zaten devam ediyordu.


Teknolojinin hızlı bir şekilde ilerlemesiyle birlikte bu hareketlilik süreci arttı.


Ne kadar özgür bir coğrafya tanımı yapmanız önemli değildir,


Önemli olan insanların kendilerini nasıl hissettiğidir.


Siz, insanların sizi gibi düşünüp,


Sizin gibi yaşamalarını,


Ve, en korkuncu sizin gibi hareket etmelerini dayattığınız bir ortamda zihnin özgürlüğünden bahsedemezsiniz.


Gelişmiş toplumlar,


Teknolojiye yön verenler bugün düşünceyi baskılasınlar emin olun ertesi gün sıralamadaki yerleri hızla gerilemeye başlar.


Yönetme arzusu yüksek olan coğrafyalarda düşünce daha çok baskı altındadır,


Çünkü düşünen beyin sorgular,


Ve, sorgulayan beyinler yönetimler için her zaman tehlikelidir.


Yüzlerce olan üniversite sayısını binlere ulaştıralım,


Eğer üniversitelerin içerisinde özgür düşünce veya baskılanan beyinler varsa,


Bilim ve üretim adına hiçbir şey ortaya çıkmaz.


Çünkü kimse risk almaz!


Düşüncenin baskılanmadığı ortamlarda ise risk alan aktörlerin sayısı artar.


Bütün üniversiteleri kapattığımızı varsayalım tek bir üniversitemiz var,


Ve, burada beynin ve ürettiği düşüncenin üzerinde baskı olmadığını düşünelim,


İşte yüzlerce üniversitenin yapamadığını tek başına o üniversite yapar ve bir anda sizi dünya üniversiteleri sıralamasında en öne doğru ilerletir.


İnsan düşündüğü kadar hayal kuran bir varlık,


Hayal ise baskının olmadığı yerde kurulur,


Sabahtan akşama kadar çıkıp ekranlara baskının olmadığını anlatıp durun,


Mesele sizin anlattığınız değil,


İnsanların hissettiği!


Beyin göçü veren ülkelerin ortak özelliği bitmek bilmeyen baskılanmadır,


Baskılanma ise sorgulamamayı beraberinde getirdiği için yönetenin tercihidir.


Beyin göçü süreci yaşı baskılamanın dozuna göre değişir.


Şiddetin az olduğu ortamlarda en nitelikli olanlar sınırlarının zorlandığını düşünerek gider,


Şiddetin orta seviye olduğu coğrafyalarda ise eğitim süreci veya mesleki hayatın ilk dönemlerindeki hayal kırıklıklarıyla hareket başlar,


En tehlikelisi ise beyin göçü yaşının veya bunu düşünmenin çocukluk dönemine kadar inmesidir.


Düşünün her sabah uyanıyoruz,


Ve, ekranın başında, sosyal medyada, gazetelerde size ne kadar özgür olduğumuzu anlatıyorlar,


Eğer beynin düşünme süreci zayıflamış,


Sınırlarını zorlamıyorsa buna inanmak mümkün,


Tam tersine sınırları hala zorluyorsa o vakit sizin ne dediğiniz değil insanların nasıl hissettiğidir önemli olan.


Kendisini farklı hissetmesi gereken beynini kullanmayan varlığa dönüşmek ise İnsan için en tehlikeli olanıdır.


Beyni kullanan insandan size ne tür fayda ve zarar gelebileceğini öngörürken,


Bunun aksi durumda bunu öngöremezsiniz!


Şiddet, tecavüz, cinayet, intihar, yoksullaşma, ensest ilişkiler, değer yargılarından uzaklaşma, kavga vb bir çok şeyin temel nedeni aslında beynin doğru bir şekilde eğitilmemesiyle ve kullanılmamasıyla ilgilidir.


Beyin göçü veren coğrafyalar günü kurtarmaya çalışırken,


Göç alanlar ise geleceği inşa ederler.


Beyin göç veren coğrafyalarda bitmek bilmeyen bir hesaplaşma süreci vardır,


Çünkü her iktidar olan kendi baskılanmışlıklarının intikamını alma güdüsü taşır,


Beyin göçü alan ülkelerde ise kendinden öncekilerin bıraktıklarının üzerine ne koyabilirim endişesi vardır!


Beyin göçü veren ülkeler seçim endeksli bir hikayenin parçasıyken,


Alan ülkeler ise seçmen odaklı bir hikayeye sahiptir.


Özgürlükleri anlatmayın,


Özgürlükleri yaşatın!


Teknofest ve Zeytinli Rock Festivalleri üzerine 2 ayrı haber gördüm,


Bunların her ikisini de birbirinden ayıramazsınız,


Kalkıp biri iyi diğeri kötü dediğinizde baskılama yapmış olursunuz,


İnsanların zihinsel özgürlük sürecini nerede daha iyi yaşayacaklarına karar veremezsiniz,


Bu iyi burada yaşasınlar,


Ya da bu kötü burada yaşamasınlar dediğiniz de kime göre sorusu sizi bulur?


Sonrasında ise size sorarlar ya sana göre olan bana göre olan değilse,


Birine ne kadar destek veriyorsanız,


Diğerine de o kadar destek vermek zorundasınız,


Çünkü her ikisinin içinde yer alanlarda aynı toplumun içinde yaşıyorlar,


Aksini yaptığınızda söylem olarak dile getirdiklerinizin tamamı boşa düşüyor.


4 yıl boyunca Türkiye’nin en büyük Gençlik Festivalini uluslararası katılımcılarla birlikte organize eden ekibin başında yer aldım.


Her kesimden insanın bir araya gelmesini,


Ve, bize uygulansa da katılımcılara uygulamadığımız için her biri ayrı ayrı katılımcıların zihin dünyasında iz bıraktı.


Beyin göçü çok tehlikelidir.


Çünkü nitelikli olarak yetiştirdiğiniz beyinler farklı ihtisas alanlarında sizin coğrafyanızda yeterlilik kazanmışken,


Birikim ve kazanımlarını başka coğrafyalara taşıma arzusu taşıyor,


En korkuncu da çocuk diyebileceğimiz yaşlarda bunun hayalini kurmaya başlamışlarsa geçmiş olsun.


İnsan düşünmek ve sorgulamak üzerine gelmiş bir varlıkken,


Siz bunu elinden aldığınız vakit tehlikeli bir toplum yapısı oluşur.


Kimse kusura bakmasın,


Biz bizden öncekilerin mirası üzerine zaten beyin göçünün bir parası olarak büyüdük,


Kendimizi yetiştirdiğimiz coğrafya için dünyadan gördüklerimizden hareketle değişim ve dönüşümü arzuladık.


Fakat beynin baskı altına alınma sürecinin verilen emeklerle kırılmasını bekledikçe değişenin olmadığı görmek insanın kendisini bir adım geriye çekerek düşünme yetisini kaybetmemek için bir sorgulama süreci içerisine girmesine neden oluyor.


Durun!


Her şeyi bilen insanlar değiliz,


Bilmek zorunda da değiliz,


Kimse kusura bakmasın her şeyi en iyi ben bilirim yaklaşımıyla hareket edenlerin baskısıyla da yaşamak,


Ve, gelişmiş dünyayla rekabet etmek de mümkün değil.


Bugün elimizde hala bir fırsat var,


Sizin yaşadıklarınızı biz yaşadık,


Peki ya genç kardeşim,


Bizim yaşadıklarımızı da çocuklarımız yaşayacak mı yaşamayacak mı?


Günlük gündemleri sadece gözünüzün önünden geçirin,


Takip ettiğiniz mecra neresiyse bir düşünün,


Ve, sonrasında bırakmak istediğiniz mirasa kendiniz karar verin!


Beyin göçü dünyanın içinde devam ediyor,


Etmeye de devam edecek,


Sadece göç veren mi olacağız yoksa alan mı?


Asıl mesele bu!


Birileri göç alan olmaya devam edecek,


Ve, geleceğin dünyasını göç alanlar şekillendirirken,


Verenler kısır bir döngünün içinde birbirini tüketecekler.


Tüketirken de sanırım farkına varmamak en kötüsü.


Bizim olanı bütün olarak hep birlikte sahiplenir,


Birlikte çalışma kültürü etrafında buluşarak,


Özgürlüğü baskılamaktan vazgeçersek hep birlikte daha çok mutlu olacağız.


Asıl o zaman Anadolu’nun çocukları kendilerini mutlu hissedecekleri coğrafyalarına dünyanın dört bir yanından geri gelecekler.


Yani sizin söylemlerinizden çok,


Karşınızdakinin hissettiklerinin farkına varın!




1 yorum:

  1. Ahmet hocam merhabalar, yazılarınızdan istifade ediyorum öncelikle teşekkür ediyorum. bir okuyucu olarak küçük bir öneride bulunmak istiyorum acaba diyorum cümleler arasında o kadar boşluk olmasa daha mı iyi olur. okurken hem kopuklukta oluyor hemde okumayı biraz yavaşlatıyor. boşluksuz hali daha güzel olur gibi

    YanıtlaSil