21 Ağustos 2022 Pazar

Şeyh Said Üzerine Bir Yazı...

Yazacağım,

Sonra diyorum ki girme konuya,

Mecburen girmek zorunda hissettiğim gecenin bu saatinde dalıyorum balıklama havuza atlar gibi,

Yüzme biliyorum ama bu suda yüzebilir miyim yazının sonunda göreceğiz!

Nedir konu?

Tabi ki Şeyh Said isyanı,

İdam edilen ve mezarları belli olmayan dedelerim geliyor bir bir gözümün önüne,

Dedem,

Dedelerim dediysem ırkımdan dolayı değil,

Gerçek manada dedelerim…

Şeyhlik kavramıyla başlayalım;

Şeyh derken aklıma ilk gelen ilim ve bilim oluyor,

Çünkü eskilerin şeyhleri merak duygusu peşinden diyar diyar gezerek öncelikle kendilerini zenginleştirip ilim ve bilimi birleştiren bir yaklaşıma sahiplerdi,

Zaten yaşadığımız coğrafyanın uzun yıllar boyunca dünyaya bakış açısı kazandırmasının temel nedeni ilim ve bilimi eş zamanlı olarak götürmeleriydi.

Çocukluğumdan itibaren kendimi en şanslı hissettiğim konu senin nasıl gördüğün değil benim kendimi onların torunu olarak görmemdi.

Medrese kültürü bugün nasıl tartışmıyorum ama eskinin medreseleri ilim ve irfanın merkeziydi.

Uzay, astronomi, matematik, edebiyat, değer yargılarıyla ilgilenen ve toplumsal birlikteliği ayakta tutan aktörlerdi.

Görmedim,

Ne dedem Şeyh Abdulkadir’i,

Ne de dedemin dedelerini göremedim,

Hikayeleriyle büyüdüm,

Kulağımın arkasında hep bir yerlerde onların yaşamlarından izlerle bugünlere geldim,

Bir yerde hata yaptığımda hiç tanımadığım Şeyh olan dedelerimin duruşu geldi gözümün önüne ve geri adım attım.

İlim ve bilim bir arada ilerliyorsa orada gerçek manada din yaşanıyor demektir,

Bilimden kopuk bir ilim,

İlimden kopuk bir bilim ise uzaklaştırır.

Uzaktan bakıldığında yüreğinde asilikle büyümesi gereken nesillerken biz hiçbir şekilde bu duyguların altında soluk almadık,

Babam insan olmayı ve insanca durmayı odağına alan bir yaklaşımla yetiştirdi bizleri,

Kendi atalarının yaşadıklarından ziyade yaşadığımız coğrafyada insani ve vicdani duygularla birlikteliği öğreten bir yaklaşım içerisinde oldu,

En önemlisi bana ait kararları hiçbir zaman sorgulamadı,

Ne dedelerimin yaşadıkları karşısında sağ duyunun yanında olmamı,

Ne de kendi duruşunun yanında benim inandıklarımın yanında yer almamı,

Sorgulamadı,

Sorguladığında ise tek bir sohbet konumuz oldu,

Ayaklarımın yerden kesilmemesi!

Çünkü bizi etkileyen değil nasıl topluma yararlı oluruz atmosferinde büyüyen bir süreç yaşadık,

Amaç topluma yararlı olmaksa arkamızda durdular!

Tam tersine kin ve nefretle bizi büyütebilecek malzemeler,

Yaşanmışlıklar ellerinde vardı,

Bunu tercih etmek yerine,

Birlikte yaşama kültürünün ve geçmişin acılarının geleceğe taşınmaması bilincini aşıladılar.

Sen şimdi çıkıp sene 2022 olmuş bundan neredeyse 1 asır önce yaşanılmış olaylar üzerinden ayrıştırma yapmaya devam edersen kusura bakma orada dur!

Biz, bunu reddediyoruz,

Ayrışmak gibi bir meselemiz yok,

Farklıyız, 

Ve, farklılıklarımız en büyük zenginliğimiz!

Senin deden onu yaptı,

Benim dedem bunu yaptı,

Ne mesafe kat edeceğiz!

Çocuklarımız bundan ne kazanacak!

Şeyh Said isyanı yaşandığı dönem itibariyle değerlendirilir ve herkes kendine göre bir kanaat notu ortaya koyar,

Ben, haklıydı derim,

Sen, haksızdı dersin,

Bırakalım da toprağın altında uyuyanlar rahat uyusunlar haklı olup olmadıklarına yaratan karar versin,

Bunu ne senin ne de benim yargılama hakkım var!

Bugün Şeyh Said’in torunları ve sen aynı coğrafyada yaşamaya devam ediyorsunuz,

Mesele geleceği birlikte inşa etmek,

Dünyayla rekabet edebilmek!

Kısır bir döngüsü var siyasetin geçmişi üzerinden eleştiri yaprak konum elde etmeye çalışmak kadar ahmakça bir siyaset yaklaşımı olamaz,

Bana geçmişi değil geleceği,

Ve, geleceğin neler getireceğine dair planlarını anlat!

Ben kendi geçmişimi biliyorum,

Sende kendi geçmişini biliyorsun,

Her birimiz geçmişin acı veren tablolarını biliyoruz,

Gelinen noktada ilim irfan yuvası olan Anadolu adlı ortak coğrafyamızın dünyanın neresinde olduğunun da farkındayız!

Acıları yarıştırdıkça varacağımız yer belli,

Boş ver!

Basmayalım birbirimizin yaralarına,

Yaraları iyileştirerek devam edelim yola,

Ben, Şeyhlik kavramının içinde büyüdüm,

Şükürler olsun da büyüdüm,

Onuru, karakteri, yaşamsal duruşu, eyvallah etmemeyi dedelerimin yaşanmışlıklarından miras aldım,

Ama kusura bakma ben yaşadığım Anadolu coğrafyama en az senin kadar aşığım!

Seninkinden fazlası da var da işte…

Yıl 2022 olmuş ve senden neredeyse koca bir asır önce yaşamdan ayrılmış insanların üzerinden tartışma yaparak hala gelecekten kopuk bir şekilde ortaya vizyon koyuyorsun!

Olmaz!

Bu şekilde geleceği inşa edemezsin.

Bırak mezarlarının bile nerede olduğu belli olmayan o insanlar yattıkları yerde rahat uyusunlar ve Allah hak divanında karar versin haklılıkları neydi?

Kendinizi ilah gibi görüp yargılar ortaya koyarak ulaşabileceğiniz hiçbir yer yok!

Çünkü yargılarınızın her biri hükümsüz!

Bırakın kutuplaştırmayı,

Ötekileştirmeyi,

Toplumsal sorunlara gün itibariyle realist bir şekilde eğilin,

Ben, size diyorum ki Anadolu’nun üretken beyinleri ülkeyi terk ediyorlar,

Yazık oluyor!

Ve, sizin kısır tartışmalarınızın her biri bizi geleceğe taşımak yerine geçmişin karanlık sayfaları arasında süründürüyor,

Birbirimizin acıları üzerinden kendimizi tatmin ederek mi dünyayla rekabet edeceğiz!

Benim bir oğlum var adı: Atlas,

Babamın bana bıraktığı mirasın aynısını ona bırakacağım,

Ötekileştirmeden insanları severek,

Ve, insanlığın bir parçası olarak yetişmesine katkı sunacağım!

Siz, kin ve nefret tohumlarıyla günü kurtarabilirsiniz ama asla geleceği inşa edemezsiniz!

Siyasetin gündemini geçmişten bir kurtarın,

İnsanların yaşadıkları sorunlara dair çözümleri,

Ve, geleceği konuşun,

Sizin yaptığınız saldırgan tavrı en az sizin kadar iyi yapabilecek söylemlere sahibiz,

Ama biz dedeleri idam edilenlerle idam edenlerin çocuklarının yaşadıkları coğrafyada birlikte yaşama kültürü etrafında buluşarak geleceği inşa etmeleri,

Ve, başta kendimiz olmak üzere insanlığın buna ihtiyacı olduğunun farkındayız.

Dedeleri idam edilmiş bir soydan geleceksin,

Ve, bu seni ve devletine bağlılığını etkilemesin diye tek bir defa dahi senin evinde konuşulmuş olmayacak,

Biz, babalarımızdan çok sağlam bir miras devraldık,

Bırakında aldığımız mirası yeşertelim,

Çoğaltalım,

Yayalım,

Kendi içinizdeki nefret ve kini nerede kusacaksınız kusun ama bunu toplumsal siyasete alet etmeyin!

Bu toplumun çocuklarının geçmişi konuşmaya değil,

Geleceği konuşmaya ve geleceğin dünyasını inşa etmeye ihtiyacı var!

Geçmişin acılarının üzerine bastıkça uzaklaşırız,

Uzaklaştıkça kaybederiz,

Kaybettikçe kayboluruz,

Yazıktır!

Günahtır!

Etmeyin,

Eylemeyin!

Acıların üzerine basarak 3 günlük koltuk sahibi olsanız ne olur olmasanız ne olur!

Geleceğe bakın,

Geleceği şekillendirin!

Her kesimin geleceğe dair umuda ihtiyacı var,

Geçmişin yargılamalarının hiçbirimize yararı bugün yok,

Yarında olmayacak!

Sen haklı olsan ne olur,

O haklı olsa ne olur,

Bırakalım da Hak karar versin!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder