23 Ağustos 2022 Salı

Titanic gibiyiz! Ama aynı gemideyiz! Peki Gerçekten Öyle mi?

Titanic gibiyiz! Ama aynı gemideyiz! Peki Gerçekten Öyle mi?

Kurulduğu gün dünyanın en iyi teknoloji ve uygulamaları bir araya getirilerek inşa edilmeye çalışılan,

Hanedan kültürünün yerini Millet kavramının aldığı,

Her bir parçasında ayrı ayrı çoğumuzun hiç görmediği tanımadığı dedelerimizin emek verdiği,

Daha iyisi için mücadelelerin edildiği,

Yola çıkacağı günün zorluk ve şartları içerisinde olağanüstü derecede mükemmel bir mühendislik harikası olan gemi,

Neredeyse 100 yıldır engin okyanusların içinde yolunu bulmaya çalışıyor,

Bitmek bilmeyen bir dümene geçme kavgası yüzünden menzilden uzaklaşan ama gidilmesi gereken yolun farkında olanların çabası ve emekleriyle bugünlere gelmiş bir gemi bizimkisi.

Sen, aynı geminin içindeyiz diyorsun ama gerçekten öyle mi?

Hanedanlık sisteminden Cumhuriyet sistemine geçişin sembolü olarak inşa edilen geminin temel mühendislik mantığı neydi;

Bugünden sonra geminin kaptanı ile geminin en alt tabakasında çalışan personel eşit olacaktı.

Yani mürettebat arasında artık ayrım olmayacak,

İsteyen istediği gibi geminin kaptanlığına kadar yükselebilecek,

Kaptanlık yapmak derdi olmayanlarda kendi özgürlüklerini yaşayacaklardı,

Kaptan yolu giderken mürettebatın her birinin hakkını almasını sağlayacak,

Ne yiyorsa aynı porsiyonun tüm geminin ortak menüsü olması için emek verecekti.

Yolda giderken idam edilen kaptanlar,

Darbelerle devrilenler,

Gemi mürettebatı arasında ayrışma ve çatışma çıkararak birbirinden uzaklaştıranlar,

Ayrımcılık yaparak gruplaşanlar,

Liyakatsiz bir şekilde gemi yönetiminde önemli görevlere getirilenlerle geçen yıllar,

Değil aynı yemeği yemek,

Bir tarafta aç kalanlar bir tarafta ise zevki sefa sürenler,

Bu gemi hiç de kolay gelmedi milenyum çağına,

Milenyum ne derseniz 90’ların başında çocuk olanlar bilir 2000 yılı bir dönüm noktasıydı ve milenyuma giriş olarak karşıladık.

Koca bir 21 yılı geride bıraktı AK Parti!

Neydi eleştirdiği?

Bu gemide adaletsizlik var,

Kamaralarında zevki sefa sürenler var,

Birileri mutluluklarını diğerlerinin mutsuzlukları üzerinden sağlıyor,

Bu gemide hukuksuzluk,

Hırsızlık,

Yolsuzluk,

Liyakatsizlik,

İnancını herkes istediği gibi yaşayamıyor,

Şekilci bir sistem var,

Eğitim sistemi içerisinde çocuklarımızın kat sayılarla hayalleri çalınıyor,

Gelir dağılımında adaletsizlik var.

Elitlerin gemisi değil bu gemi,

Milletin gemisi,

Ve, millet olarak iktidarı ele geçirerek özlem duyduğumuz geleceği inşa edebiliriz ve ortak bir menzile gidebiliriz söylemiyle,

Kurulduğu gün kendisinden habersiz ama dertli olan milyonları inandırarak yönetimi devraldı,

Tam 21 yıldır yönetimi devam ettiriyor.

Kesintisiz bir yönetim ve bu desteği veren yılların bıkkınlığıyla değişim isteyen bir millet ve o milletin inancı!

İlk dönemde dünyayla rekabet eden,

Kişilerin değil kurumların önemli olduğu bir yaklaşımla atılan adımlar,

Sorunları ortadan kaldırmak ve Anadolu’nun gençlerinin bir bir hayallerinin peşinden gitmesi için oluşan ortam,

İktidarda kaldıkça toplumsal olarak hastalık belki de bu bizde,

Koltuğu bırakmak bir yana,

Düzeni kendimize köle zannediyoruz,

Ve, bir süre sonra içimizdeki canavar ortaya çıkıyor,

Ben, ne dersem o olacak,

Ben, yaptım,

Ben, belirledim,

İtiraz etmeyin,

İtaat edin!

28 Şubat yaşanırken ortaokulda İmam Hatip’te okuyordum.

Başörtüsüne uzanan eller kırılsın diye çocuk olan bizler Cuma namazları çıkışında mitinglere katılıyor,

Kat sayı engeline karşı mücadele ediyorduk.

Eh be kardeşim!

Biz, o dönem çocukken cop bile yemeği hatta yanımda hemen sınıf arkadaşım Oktay’ın yediği copla kolunun kırılmasına bile şahitlik ettim.

Ne içindi çocukken bile verdiğimiz mücadele,

Ne ben sana karışayım,

Ne de sen bana karış içindi!

Yıl olmuş 2022 28 Şubat’ın mağdurları geminin yönetimini devralmış yaşadıkları günleri unutmuş intikam alma duygusuyla topluma aynı yaklaşımı sergiliyorlar.

Ne oldu iptal ettiniz festivalleri bir bir,

Bunlar sarhoş dediniz,

Bunlar ahlaksız dediniz ne oldu?

Sana ne kardeşim!

Sana ne!

Sen, ne zaman ilah oldun da insanları yargılamaya başladın!

Bastırdıkça, iptal ettikçe daha mı iyi olacak zannediyorsun!

İnsanlar benim istediğim gibi mi yaşayacaklar diye düşünüyorsun?

E zamanında sana yaptıklarında sen öyle mi yaşadın?

Yaratıcı dışında hiçbirimizin bir diğerinin tercihlerine ve yaşama özgürlüklerine karışma lüksümüz yok!

Muhafazakar iktidarım yasaklarım demekle olmuyor,

Evinizdeki çocuklarınız bile sizin yaptıklarınıza tahammül etmiyor,

Sizden utanıyorlar,

Bakın bunu öylesine yazmıyorum,

Çocuklarınızı tanıyorum,

Bakış açılarını biliyorum.

Dünya uzayda yaşam kurmaya çalışıyor,

James Webb teleskopu uzayın derinliklerinden gönderdiği her kareyle insanlığın gelişim sürecine katkıda bulunuyor,

Siz hala özgürlükleri kısıtlama ve insanların birbirleriyle uğraşmasının peşindesiniz!

Evet aynı gemideyiz!

Ama bu gemi kimsenin babasının malı değil,

Herkes birbirinin özgürlük sınırlarına saygı duymak zorunda,

Bırakın kendi kendinizi kandırmayı,

Kardeşim Teknofesti Devletin imkan ve paralarını kullanarak yapıyorsan,

İptal edilen her biri festivale de destek olmak zorundasın.

Karıştığın, müdahale ettiğin vakit beyni zaten dolu olan gençliğin üretimden ve gelişimden daha fazla katkıda bulunuyorsun!

Seçilmiş olmak sistemi istediğin gibi şekillendirme ve yönlendirme hakkını kimseye vermiyor,

Bugün olmasa yarın ecel gelecek o vazgeçilmez görünenler gibi toprağın altına gittiğinde ne hesap vereceksiniz!

Allah’ım ben senin adına karar verdim dediğin anda alacağın cevabı bilmiyor musun?

Bastır bastır nereye kadar!

Aynı gemideyiz ve geminin bir türlü istikameti belirli bir şekilde gitmesine müsaade edilmeyen,

İnsanların yaşadıkları yaşamlardan hiçbir şey anlamadıkları dönemlere bir de bizimkini dahil ediyorsunuz!

Toplumsal bir körlük yaşıyoruz,

Beyaz Zambaklar Ülkesinde anlatılan Finlandiya hikayesi gibi bir hikaye mümkün.

Yeter artık,

Ben, Oğlum Atlas’a sizin mirasınızı değil,

Ötekileştirilmediği,

Sırf kendisi birey olduğu için hakkının yenmediği,

Adalete güvendiği,

Hukuka inandığı,

Ayrımcılığa uğramadığı,

Eşitliği yaşadığı,

Birlikte çalışma kültürü etrafında buluştuğu,

Dünyanın bilimsel gelişim sürecine katkıda bulunduğu,

Hayal kurabildiği,

Kendisini eğitim sistemi içerisinde keşfettiği yetenek ve becerileri doğrultusunda kariyer yapabildiği bir coğrafya bırakmak istiyorum.

Sizden ve sizin varlığınızdan korkmuyorum,

Yaptıklarınız karşısında susmuyorum,

İnandıklarım doğrultusunda yaşarken hiç kimsenin bir diğerinin yaşamına müdahale etmesini kabul etmiyorum,

Irk, dil ve din üzerinden yapılan siyasetin parçası olmuyorum,

Kimin yönettiğiyle ilgilenmiyorum,

Sadece her bir bireyin birey olduğu için değerli olduğu bir coğrafya hayal ediyorum.

Göreceksiniz olacak,

Millet kendi aydınlarını bir bir ortaya çıkaracak,

Tıpkı geçmişte olduğu gibi bu değişim gelecek,

İster değişimi kendiniz kabul eder insanlara saygı duymayı,

Haklarına ve özgürlük alanlarına girmemeyi kabul edersiniz,

İsterseniz etmezsiniz!

Yok Cemaat,

Yok Tarikat,

Yok benim Sivil Toplum Kuruluşlarım,

Yok benden olanlar,

Yok kardeşim böyle bir şey yok.

Senden olan da olmayan da bir bütün.

Biz, yapalım siz de susun.

Bakın hiçbir etiketim olmadan yani siz bana bir etiket vurmadan karşınıza çıktım bir bir ne varsa tek tek söyledim.

Kınama cezası verelim,

Korkutalım!

Yok şunu yapalım,

Yok bunu yapalım,

Haydi meydan sizin,

Buyurun yapın,

Ben, yanlışsam kabul edeyim,

Diyeyim ki ben haksızdım,

Yok kardeşim yapamazsınız,

Çünkü yeni nesli,

Bugünün gençlerini anlamıyorsunuz,

Yarının çocuklarını nasıl anlayacaksınız?

Bu kafa ve yaklaşımla en büyük korkum ne biliyor musunuz?

Yarın gelecek olanın da bir süre sonra tercine intikam yaklaşımıyla özgürlükleri kısıtlaması bir döngü içerisinde bizi tüketenlerin bizim çocuklarımızı da tüketmesi.

Yastığa başınızı koyduğunuz da bir düşünün,

Bu memleketin çocuk ve gençlerinin başkalarının oyunları ve iktidar mücadeleleri arasında bencilce yok edilmesine müsaade etmeyin.

Her bir göz yanındakinin gözünü açarsa bir Finlandiya hikayesi mümkün!

Yoksa bu gemi zaten su alıyor,

Aşağıda boğulanları İsmail Devrim’i, Emine Ablanın çığlıklarını sadece yukarıda olanlar yükselen müzikten dolayı duymuyor,

Emin olun bu su her kata çıkar ve hepimizi boğar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder