1 Ağustos 2022 Pazartesi

Eğitime dair bir bakış açısı ve yaklaşım olmayan coğrafya!

Günde kaç saat uyuyorum bilmiyorum.


Her geçen gün daha az bir uykuyla öğrenmeye çalışıyorum.


Beynimin çalışmadığı dönemlere karşı beynime jimnastik yaptırıyorum.


Türkiye gerçekten zorlu bir coğrafya,


En zorlu olanı da beynin jimnastik yapma yeteneğinin elinden alınarak düşünme yetisini kaybeden yığınlara dönüşmek!


Çocukken hayal dünyası zengin olan;


Gökyüzüne baktığında yıldızları gördükçe oradaki yaşama dair arayış içerisinde olan,


Arabaya binince uçanını düşünen,


Bilgisayara dokunduğu gün daha ileri teknolojiye dair fikirler üreten zihin,


Eğitim sistemiyle tanıştığı gün bütün hayallerini teslim ediyor ve yerine hayal edenden çok hayal edenlerden ne kadar kazanırım yaklaşımı yetiştiriliyor,


Gelişimi savunanlar hayal ettirirken,


Biz, onların hayal ettiklerinden ne kadar kazanırızı öğreniyoruz.


Keşke çok eskiye gitmeye gerek yok 1800lü yılların sonunda aynı coğrafyada doğsaydım diye düşünüyorum bazen!


Hani memleketin dört bir yanında medreselerle bilime dair öğretilerin olduğu dönemde!


Şex Abdullah Melekaniyi,


Şex Ali Sebti’yi,


Şex Kasım’ı,


Şex Ebubekir’i,


Şex Abdulkadir’i,


Şex Ahmet’i tanısaydım görseydim.


Kim mi bunlar benim soy ağacım işte öz be öz dedelerim, amcalarım…


Dini ve bilimi eş zamanlı olarak götüren ve eğitimin dinin yaşanmasında en büyük farkındalık olduğunu bilerek soluk alanların zamanı.


Her birinin medreselerinin içinde ruhsal huzuru yaşarken zihinsel zenginliğimi attırarak gezinirken,


Varsaydım Ahmedi Xani diyarına,


Oradan Siirt’e İbrahim Hakkı diyarına,


Yolculukta karşılaysadım Feqiyê Teyran diyarı Van ile,


Sonra Melayi Ciziri diyarıyla,


Oradan karşılaşsaydım bir yerlerde çilehanelerin talebeleriyle ve münazara kültürüyle yapsaydım zihinsel jimnastiklerimi,


Memleketin müderrisleriyle…


Dünyanın en zengin eğitim coğrafyalarından bir tanesini zorlaya zorlaya eğitimsizlik coğrafyasına dönüştürenlerin dönemine nasıl denk geldik,


Allah’ım vallahi isyanım sana değil,


Şikâyetim eğitimde dünyaya yön veren coğrafyaların çocuklarının, torunlarının ezberci yaklaşımlarla açıklanan sınavlarda geçtim dünya ile rekabeti ülkenin son sıralarında yer almasına neden olanlara.


İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite bütünleşik ihtisaslaşma dönemidir.


Birbirini tamamlar ve siz torna görevi görürsünüz elinizdeki kütüğü alır şekillendirir ve nihai aşamada yetenekleri doğrultusunda bir torna yaparak yaşamın içerisinde işlevsel hale getirirsiniz!


Kütük alıp, kütük olarak mezun edip eline de bir kağıt parçası verdiğinizde bu eğitim olmuyor. 


İlkokul hadi beceremedin ortaokulda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmesi gereken çocuk üniversiteyi bitiriyor sonrasında ne iş yapacağım şimdi diye düşünüyor!


Çünkü o gün dang ediyor.


Niye herkes çocuğuna üniversite okutmaya çalışır!


Nedir üniversite okumanın amacı diploma almak mı hayır!


Aldığın diplomanın devamında ihtisaslaşarak bilime katkıda bulunursun!


En kötü gider bir lisans diploması alır yaklaşımı sonrasında herkesin üniversite okuduğu ama hiç kimsenin okuduğu üniversitenin özünde üniversite olmadığının farkında olmadığı bir coğrafya!


Haberiniz var mı Türkiye’de dünyanın en büyük Profesörlük fabrikası kuruldu!


Yılda 4000 tam 4000 kişiye profesörlük veriyor bu fabrika.


Abi bu sayı böyle devam ederse bir nesil sonra herkesin diploma sahibi olduğu coğrafyadan herkesin Profesör olduğu bir coğrafyaya dönüşeceğiz.


Bu kadar bilim adamı ne üretiyor?


Yani ürettikleriyle neden dünya ile rekabet edemiyor kullanan konumunda yolumuza devam ediyoruz.


Web teleskopu zamanda yolculuk getirse ömrümün kalanını Dedelerimin zamanına dönerek yaşamak isterdim,


Görür müyüz bilmem,


Belki Atlasko görürse onu gönderirim!


Yok!


Eğitime dair bir bakış açısı ve yaklaşım olmayan bir coğrafya!


5 aydır Türkiye’den uzaktayım ve zihinsel düşünme yetimi kazanmaya çalışıyorum!


Ki düşünün dünyanın 65 ülkesine gitmiş ama özünde bu yetiyi kaybettiğini düşünen bir beyin!


Çocuğu gelir kapısı olarak gören bir yaklaşım var biliyor musunuz?


Nasıl bilmezsiniz!


Doğru ya siz de yaşadınız daha çocukken hangi mesleklerin kazanç sağladığı düşünülerek dayatmaları!


Mühendisler iyi kazanıyor çocuğum Mühendis olacak,


Doktorlar iyi kazanıyor çocuğum Doktor olacak,


Avukatlar iyi kazanmaya başladı çocuğum Avukat olacak!


Eskiden sülalede bir avukat olurdu,


Sonra her evde bir avukat oldu,


Şimdi ev içinde 2’şer 3’er avukat var artık!


Geçtiğimiz günlerde bir haber gördüm tüylerim diken diken oldu. Bir de başarı hikayesi diye bunu anlatıyoruz aynı adliyede çalışıyorlar diye.


Katliamlar bir tek silahla olmaz,


Katliamların en büyüğünü eğitimle yaparsınız!


Katlettiniz ve daha korkuncu katletmeye devam ediyorsunuz.


Ya düşünen bireyler olarak yetişeceksiniz,


Ya da düşünmeden diploma sahibi olan belki de fabrika bu hızla çalışırsa Profesör unvanı alan bireyler olarak!


Dön aynaya bak dünya nerede!


Ben, biz neredeyiz diye bir düşün.


İçinden geçtiğimiz şu dönemde tanıdığım birçok kişiden telefon geliyor genlerin sanırım üniversite tercih dönemi ve bizim çocuk ne seçmeli sorusu!


Tüylerim diken diken oluyor!


Yahu bu kadar yılını eğitim sisteminin içinde geçiren bireyin ne tercih edeceğinin zaten belli olması gerekirken aldığı puana karşılık gideceği bölümü seçme buhranını yaşaması.


Salın bir rahat verin şu çocukları gençleri,


Diplomanın işlevsizliğini görün!


Memleketin önce dört bir yanına üniversite adlı fabrikalar kurdular,


Sonra bunları ihtisaslaştıralım dediler,


Binanın temelini atarken 3 katkı apartman temeli atıyorsun,


Sonra inşaata başlamışsın tam bitecek yok biz burayı 20 katlı plaza yapalım diyorsun,


Bu temel bunu kaldırır mı?


Planın dışına çıktığında yaptığın bina bütünün içinde nasıl görünür?


Sorgu yok!


Birileri oturduğu yerden unvanlarıyla yazıyor çiziyor,


Sonrasında 82 milyon,


Pardon bir de Suriye’den Afganistan’dan gelenler var neredeyse 90 milyon oturup bunu yaşıyor.


Sonra adı yerinden kalkınma oluyor.


Söylem olarak ileri dünyada olmak uygulama olarak çağın en gerisinde olanlarla yarışmak!


Günün sonunda ise bu gençler neden ülkeden gitmek istiyor?


Nedir bu yurt dışı sevdası?


Bir ormana girip soluk aldığında kendi gerçekliğiyle karşılaşıyor sonrasında ise başlıyor koşmaya neresi olduğunun bir önemi yok çünkü bir daha düşünememekten korkuyor!


Günün en sonunda ise bu kafayla Cennet hesabı yaparak Allah ile aldatıp Allah’ı da kandıracaklarını düşünüyorlar.


Burada bitireyim yazıyı sonra devam ederiz.


Sabah mesai var. 


Biraz uyku da lazım.


Ben yazmaya devam edeceğim,


Doğrularımı emin ol senin için değil öncelikle Atlaskoya miras olsun diye,


Başka bir şey bırakmaya niyetim yok!


Sonrasında beni yaratanın tüm varlıklardan ayıran verdiği özelliği olan beynime jimnastik yaptırmak için!


Geceniz güzel olsun…


ha bu arada dün yazdığım yazıyı 9215 kişi okumuş mesafe kat ediyoruz :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder