18 Ağustos 2022 Perşembe

Sevgi Annenin Çığlığı... Okuyun Belki de Sizin annenizdir...

‘’Sizi hiç tanımıyordum.

İki üç güne kadar tv de haberleriniz çıkana kadar.

İyi bir insan evladı, vicdanlı ve vefalı olduğunu söyledi kalbim.’’

Bana ait değil bu cümleler,

Aynen böyle başlıyordu mektup.

Mesaj istekleri kutusunda buldum mesajı.

‘’İçimi dökmek için sizi rahatsız ettim.’’ diye devam ediyordu.

Beni aldığım yüzlerce mesaj ve mail içerisinde en çok etkileyeni bu oldu.

Hiç tanımadığı birine içini dökmek isteyen bir Anne Sevgi,

Toplumsal çığlığın benim için simgesi çünkü içimizdekileri dökecek insan bulamıyor kimse.

Sürekli kendisine konuşan ama hiçbir şey yapmayan herkesten tiksinti uyandıran bir ortamda yaşıyoruz.

Kimse sizin nelerle mücadele ettiğinizi,

Neler yaşadığınızı,

Neler düşündüğünüzü dinlemiyor,

Kendisini anlatma derdinde olan yığınların arasındayız.

Dinleme kültürünü kaybettik,

Dinlemekten korkmaya başladık.

Ne Sevgi annenin düşüncesini,

Ne bakış açısını,

Ne dünya görüşünü,

Ne de bir cemaat, tarikat, siyasi parti üyeliği var mı yok mu bilmiyorum.

Beni de ilgilendirmiyor.

Biliyorum içinizden birileri bir annenin birazdan paylaşacağım çığlığını yazınca hemen etiket vuracaksınız,

Sakın!

Sakın! 

Bunu yapmayın!

Sırf bunu yaptığımız için kaybediyoruz,

Birbirimizden uzaklaşıyoruz,

Birbirimizi anlamıyoruz.

Etiketlemek en kolayı,

Bugün birileri etiketledi diye siz de sorgulamadan etiketlerseniz işte o vakit Allah’ın size verdiği aklın hiçbir anlamı kalmaz,

Yaşamın içinde onurlu ve emek vererek yol kat etmeye çalışan,

Sırf birileri zorladığı için mecburiyetten belirli kapılara gitmek zorunda kalan insanlar da olduğunu unutmayın.

Örneğin; siz yıllarca gençlerin barınma sorununu çözmeyin,

Sonra garip Anadolu çocuğu o üniversiteyi okumak için mecburiyetten tarikatların ve cemaatlerin kucağına düştü diye suçlayın!

Barınma sorununu çözmeden üniversiteleri her ile fakülteleri yüksek okulları ilçelere açarsanız sonra o çocuklar üniversiteye gittiklerinde bugün size yakın olan yerlere gitmek zorunda kaldıklarında yarın ise tam tersine siz uzaklaştığınızda gitmek zorunda kalanları ötekileştirme hakkınız yoktur.

Önce insanca barınma ortamı kurun sonra çocukları ve gençleri eleştirin!

Dönelim Sevgi Annenin Mektubuna;

‘’Bu ülkedeki çokları gibi yüreği yanık bir anneyim.

Çaresizim Allah’ımın gücüne gitmesin!

Güç şartlarda yetiştirdiğim iki oğlum var!

Allah cümlenin evlatlarına hayırlı yazgılar yazsın içinde de benim evlatlarıma’’

Annenin vakur duruşuna baksanıza sadece kendini ve kendisine ait olan iki evladı düşünmüyor,

Önce beni,

Seni,

Onu düşünüyor daha sonra kendi çocuklarını düşünüyor.

‘’Biri Polis, diğeri ise elektrik elektronik mühendisi,

Mühendis olan abisine özendi,

Komiser yardımcılığı sınavına girdi ve bütün sınavları başarıyla tamamladı,

Ve iyi bir dereceyle mezun olacakken eğitim sonu sınavında (ESS) adı altında 1 dakika süren liyakatsiz bir şekilde elediler çocuğumu.

Dava etti, mahkeme tutanaklarıyla sabit. Mahkeme haklı buldu oğlumu yine sınava çağırmak zorunda kaldılar. Bu sefer 30 saniye sürdü sınav. Bir buçuk günde açıkladılar başarısızsın dediler. 

KPSS sınavına girdi 88.5 puan aldı devlet memuru olmak için girdiği bütün mülakatlardan elendi. Aşırı derecede morali bozuk. Psikolojisini bozmamak için insan üstü gayret gösteriyorum ama bende kafayı yemek üzereyim. İngilizcesi var yurt dışına gitse hiçbir tanıdığımız yok. Neyse hakkınızı helal edin. Yazılarınızı okudum en çok da 1 Ağustos tarihli olanı hem okudum hem de gözlerimden yaşlar döküldü. Hem bu kadar emek verip hem de bu ülkede yaşamak bu kadar zor olmamalı kardeşim’’

Ne yaptın Sevgi Anne?

Bu cümleleri okurken boğazım düğümlendi,

Yaşadıklarım bir bir geldi gözümün önüne,

Acaba kaç hanede kaç anne ve baba çocuğu için bu psikolojiyi yaşıyor,

Düşünsenize binbir emekle hayalle büyüttüğünüz evladınız,

Yetiştirdiğiniz,

Emek verdiğiniz canınız,

Yaşadıkları zorluklarla içine kapanıyor ve siz onu gördükçe siz de onunla birlikte eriyorsunuz.

Hani en tepeden diyorlar ya bu ülkenin tüm vatandaşları eşittir!

Hangi eşitlikten bahsediyorsunuz?

Yakınların eşitliği diyorsanız haklısınız!

Kusura bakmayın ben sizin eşitlik anlayışınıza inanmıyorum.

Ne bir cemaat üyesi oldum,

Ne bir tarikat,

Ne de benzeri bir yapı,

Hani milliyetçilik, ülkücülük diyorsunuz ya,

Ben içinizdeki en önde giden Türkiye milliyetçilerinden oldum.

Öyle lafla olmuyor bu işler,

Memleket için taş üstüne taş koyanlardandım.

Ey Sevgi Anne ve Oğlu,

Senin bir defa Elektrik Elektronik Mühendisi mezunu bir birey olarak polis olmayı düşünmen en büyük hata,

Sen mühendissin,

Sen üretensin,

Sen teknolojiyle Anadolu’nun çağ atlamasına katkı sunması gerekensin,

Bakma sen sürekli polis istihdamı yapıldığına,

Üniversiteye mühendis olarak girdiğin ilk günü hatırla,

Ve, o hayallerine sadık kal,

Peşinden git!

Senin atanmak istediğin devlet kadrolarında 15 yıl çalıştım,

Emin ol üretimden kopmamak,

Hayallerimden vazgeçmemek için o kadar çok mücadele ettim ki,

Bazen kendimi kandırdım,

Sana Fatih’in 21 yaşında İstanbul’u fethettiğini anlatırlar,

Ama kaç yaşına gelirsen gel koltuğunu terk etmek istemeyenler için sen hep bir çocuk olursun!

Neden elendiğini bilmiyorum,

Ama bir annenin mesajından anladığım içinde üretme arzusu olan bir genç görüyorum,

Boş ver devlete atamazlarsa atamasınlar,

Sen hayallerinin peşinden git,

Yaşadığın coğrafyada girişimciliğinle neler yapabileceğini düşün,

Alanında ihtisaslaşmak için emek ver.

88.5 aldın ya kimse kıymetini bilmedi,

Zaten soruları da iki de bir çaldırıyorlar,

KPSS yerine kendine emek ver,

Zaten ne kadar emek verirsen ver,

Bir gün birileri devlet memuru olmadan sırf birilerine yakın olduğu için gelecek senin başına genel müdür olacak, başkan olacak, başkan yardımcısı olacak,

Oturduğu yerden üreten seni de tüketecek!

Sevgi Anne,

Sen, Allah’tan ümidini kesme,

Dilinden Hazreti Ömer Adaletini düşürmeyenlere de bakma,

Allah var ve her şeyi görüyor,

Sadece kendilerini öyle kaptırmışlar ki onun bile farkında değiller.

Biz, iyiler dayanışmak zorundayız,

Yakında Avrupa’da derneğimizle Türkiye’den gençlere ev sahipliği yapacağız,

Anadolu’nun her bir gencinin yetişme sürecine katkıda bulunacağız,

Eğer oğlun gelmek isterse bizim de ona kapımız sonuna kadar açık.

Birileri ne derse desin,

Yüreğinde iyilik ve doğruluk olanlar olarak dayanışmak zorundayız.

Farkında değiller kendi kısır tartışmaları arasında Anadolu tarihinin en büyük beyin göçünü veriyor,

Bu göç nitelikli beyin göçü ve ülkenin en büyük tehdidi bu.

Ey Sevgi Annenin oğlu,

Ne adını biliyorum,

Ne de seni tanıyorum,

Ama böyle bir annen olduğu için ne kadar gurur duysan az,

Sakın vazgeçme,

Biz, bu hayatta dik durmadığımız gün olursa üzülenlerden olacağız,

Emin ol sende evleneceksin,

Ve, bir gün çocukların olacak,

Sonra benim çocuğum Atlas ve senin çocuğun çocukların ve gençlerin hayal kurmaya başladığı bir coğrafyada,

Kimsenin kimsenin hakkına girmediği günlerde birlikte gökyüzüne bakarak,

Uzaya doğru yolculuk yapacakları araçları tasarlayarak farklılıklarıyla emek verecekler.

İki gündür yüzlerce mektup arasından beni en çok etkileyen Sevgi Annenin mektubundan etkilenerek soluk alıyorum,

Sevgi anneler her yerde sadece çığlıklarını duymak gerekiyor,

Yoksa bir gün çocuğuna ısıtacak odun bulamayan Emine Abla gibi ya da harçlık veremediği için bunalan İsmail Abi gibi korkunç haberleri gördüğümüzde etkileniyoruz.

Mesele şimdi oturup dinlemek yarın çok geç.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder