7 Ağustos 2022 Pazar

Kendin Olabilmek!

Uzayın derinliklerinde bilinmeyeni bilinene dönüştüren teknolojiyi geliştirdik,


Uzakları yakın edecek tüm araçları geliştirdik,


Ama birbirimizle aynı ailenin çocukları olarak konuşmayı öğrenemedik.


Çocukken ‘’büyüyünce ne olacaksın?’’ diye sorulduğunda hep maddiyat ve kariyer odaklı cevaplar verdik,


Çünkü beklenilen ve dayatılan buydu.


Büyüyünce amaç meslek sahibi olmakmış gibi yetiştirilmek,


Yaşamın kazanç elde edilmesi gereken bir sürece dönüşmesine neden oldu,


Halbuki yaşam keşif serüveniydi,


Bilinmeyene dair araştırma,


Bilinene dair ise geliştirme yapmaydı.


Bilinç altında birbirinden intikam alma hırsı olanların iktidar mücadelesi bizimkisi,


Bakmayın siz söylemde koltuğa oturmadan önce eşitlik, adalet ve hakkaniyetten bahsedildiğine,


Koltuğa oturduktan sonra tam tersi oldu bugüne kadar.


28 Şubat’ta mağdur olanlar mağdur olduklarını unuttular,


Örtülü yeni intikam arzusu olanları oluşturdular.


Yani katledilmiş bir gençlikten sonra yeni bir katliam dönemi!


Birbirimizi sevmemize,


Birbirimize hoşgörüyle yaklaşmamıza,


Birbirimize saygı duymamıza,


Birbirimizle mutlu olmamıza izin vermediniz,


Ve, verecek gibi de durmuyorsunuz.


Bitmek bilmeyen bir sahip olma arzusu,


Hükmetme çabası,


Ve, sizin iktidar savaşlarınız arasında ölümleri yaşayan habersizler!


Sizden öncekilerin hatırlanma biçimini hiç görmüyorsunuz,


Ya da nasıl hatırlanacak olduğunuzu düşünmüyorsunuz değil mi?


Karşı apartmandan bağırıyorum!


Bir dakika durun,


Derin bir nefes alın,


Düşünün,


Ne yaptığınızın önce farkına varın!


İktidar olmak isteyenin kim olduğundan çok iktidar olma arzusu taşıyanların birlikte toplumsal refahı arttırma çabasının olması gerektiğini hatırlayın!


Geçmişteki Türkiye’yi anlatarak bugünleri kıyaslamayı bırakın.


Yeni nesil sizin hiçbirinizin tahmin edemeyeceği kadar dünyanın içinde geziyor artık,


Nerede ne oluyor bitiyor,


Kimler nasıl bir ülkede hangi koşullarda yaşıyor farkındalar,


Zamanında biz bunları yaşadık diye başlayan her cümlenin kendi öz çocuklarınızın sizden uzaklaşmasına neden olduğunu anlayın!


Geçmişi anlata anlata çocuklarınızın geleceği hayal etme yeteneklerini ellerinden almayı bırakın!


Hiç unutmuyorum geçtiğimiz yıl bilim merkezi açılış programındayım,


Bir devlet büyüğü sahneye çıktı,


Ve, tüp kuyruklarını,


SGK kuyruklarını,


Başörtüsü sorunlarını anlattı,


Karşıda dinleyen kitle ise alkışladı!


Yav kardeşim sen bilim merkezi açıyorsun!


Anlatsana, kursana bilime, dünyanın bilimle birlikteki gelişim sürecine dair birkaç cümle,


Madem kurmuyorsun,


Sen, konuşma bilime meraklı bir genç çıksın o sahneden konuşsun ve sen sadece kurdeleyi kes.


Belki de en önemlisi o kadar çok bina yapıyorsunuz ki kurdele kesmek için ardınızda bıraktıklarınızın içini doldurmuyorsunuz.


Mesele bina yapmak değil o binaların içini doldurabilmek!


Birbirinize olan intikam duygularınız arasında yaşadık en güzel zamanlarımızı,


Çocukluğumuzu, gençliğimizi çaldınız,


Üzerine bizi de intikam üzerinden verdiğiniz iktidar mücadelelerinin parçası yaptınız,


Sonra yetmedi bizden de aynılarını kendi çocuklarımıza yapmamızı istiyorsunuz!


Yapmayacağız!


Sizin siyasi partiler, cemaatler, örgütler, tarikatlar adı ne olursa olsun altında verdiğiniz rant mücadelelerine ortak olmayacağız!


Devletin dini, ırkı, dili olmaz!


O coğrafyada yaşayan herkese  eşit uzaklıkta olmak zorundadır.


Devletin siyasal partisi, cemaati, örgütü olmaz!


Kurum ve kuruluşları olur bunlar da her bir bireye sorgulamaksızın cebinde ülkenin kimliği olduğu için eşit koşulları sağlamak zorundadır.


Neyi kimden koruyorsunuz!


Benim olanı benden mi koruyorsunuz!


Ben senin olanı senden korumaya çalıştığımda ne olacak!


Karşılıklı nefret söylemleriyle ne sen senin olanı koruyabilirsin,


Ne de ben benim olanı koruyabilirim,


Olan bizim olana olur!


Bizim olanın içindeki çocuklarımız ise büyüdüklerinde dönüp arkalarına baktıklarında bugün nasıl zamanında mecburiyetten alkışlananlar var ya işte tam da öyle hatırlarlar!


Siz yakın geçmişe bakarak hatırlanma biçiminden de mi korkmuyorsunuz?


Olan kime oluyor!


Akademisyen çocuğu akademisyen,


Siyasetçi çocuğu siyasetçi,


Gazeteci çocuğu gazeteci oluyor; sende diyorsun ki bu bir genetik!


Yok kardeşim!


Böyle bir gen yok!


Liyakatsizliğin olduğu yerde koltuklar babadan çocuğa devroluyor,


Kendini muhteşem zannedenlerin esaretini yaşıyoruz.


Bir çocuk düşünün,


Çok zeki,


Başarılı,


Alması gereken tüm puanları almış,


Hayalleri var!


Başvuru yapıyor,


Mülakata giriyor,


Sonuçlar açıklanıyor,


Ve, sonrasında bakıyor alınmamış!


Yerine alınan kişi ne bilimle,


Ne dünyayla ilgisi var,


Ve, o üniversitede akademisyen olarak işe başlıyor!


Sonra biz de çocuklarımızı dünyadaki bilim süreciyle rekabet edebilmeleri için  üniversitelere göndererek o akademisyenlere teslim ediyoruz!


Tam bir çürümüşlük.


Şimdi Cumhuriyetin 100. yılına doğru ilerliyoruz,


İlim, irfan yuvası ve dünyaya yön veren ar-ge’nin merkezi bir coğrafyanın ne hale getirildiğini görüyor musunuz?


Fakirleşmiyoruz! 


Enflasyonla mücadele etmiyoruz!


Alım gücümüz azalmıyor!


Liyakatsizlikle mücadele ediyoruz! Liyakatsizleşiyoruz! 


Adam beni tanımaz,


Bilmez,


Kime yaranmak istediği belli değil,


Klavyenin başına geçmiş,


Saydırıyor!


Çünkü saydırmanın bir menfaat sağlayacağı bilincine sahip.


En berbatı da bunu yaparken kendi kimliğini kullanmıyor sahte bir profil üzerinden bunu yapıyor.


İnsanları bu şekilde bezdiremezsiniz.


Ne oldu?


Rahatladın mı?


Refah düzeyin arttı mı?


Yazdıklarından sonra bugünün dünden daha mı farklı oldu?


Beyninizi hiçbir yere kiralık vermeyin,


Çünkü size beyni veren kiralamanız için değil,


Kullanmanız için verdi!


Beyinler kiralandıkları yerlerden geri alındıkça işte o vakit gerçekler daha net görünecek!


Her şeyi de dış mihraklara bağlamaktan vazgeçin biz bize yetiyoruz dış mihraklara gerek yok!


İçinde memleket sevgisi olan her bir bireye tek bir ifadem var;


Ne benzeyin, ne de benzetilen olun; unutmayın! Peşinden gittikleriniz, yücelttikleriniz dahil hiçbiri sizden kıymetli değil ve en önemlisi hesap günü ne olacakları belli değil! 


Yani siz bakmayın buradan Cennete teslim insanların uğurlanmasına,


Gerçek ve hakikat bambaşka!


Araştırın, sorgulayın ve düşünmekten asla vazgeçmeyin. 


Bu dünya kendi olmayı becerme mücadelesi verenlerin dünyası!


Farklılıklarınızla kendiniz olarak, farklılıkların bir araya gelmesini sağlayın,


Sabahleyin karşılaştığınız her insana selam verin,


Hiç tanımadığım insanların olduğu bir coğrafyada her gün dışarı çıktığımda tanıdığım tanımadığım herkese selam veriyorum,


Önce onların dilini öğrendim ve şimdi o dili kullanıyorum,


Çünkü biliyorum ki insanı en fazla diri tutan yaydığı ve aldığı enerjidir.


Memleketin enerjisini tüketenlere inat enerjiyi arttırmak için bunu yapın!


Bırakın onlar neyin kavgasını veriyorlarsa versinler,


Bir süre sonra zaten sizin enerjinize ayak uydurmak zorunda kalacaklar!


Bir defa deneyin,


Ne kaybedersiniz ki,


2023’e de böyle gidelim!


Belki o zaman her birimiz verdiğimiz emeklerin karşısındaki liyakatle hayal ettiğimiz coğrafyada emek verirken buluruz birbirimizi…


Denemeden bilemeyiz!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder